SIĞINMACI (31-2)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın “DUYARSIZLIK
Suriyeliler yetmedi, bir süre sonra Afganlar da gelmeye başladı. Yanlarında kadın ve çocuk yok, yalnızca genç erkekler var. Bir bölümünün Afganistan’daki savaşta asker oldukları söylendi. Afgan göçmenler bir yandan da ülkemize uyuşturucu taşıyorlar. Suriye ve Afgan göçmenlerin sayısı öyle arttı ki depremde ölenlerin yüzde on dördünün göçmenler olduğu açıklandı. Bu sayı bile göçmenlerin ülkemiz için nasıl bir sorun yarattıklarının kanıtıdır. Suriyelilerin, Afganların kaldıkları yerlerde güvenlik olaylarına neden oldukları saldırılar, gasplar, ölümlü güvenlik olayları yarattıkları kayıtlara geçti. Deprem sonrası Hatay’da Suriyelilerin nasıl hırsızlık ve yağma yaptıkları, Türk nüfusu nasıl korkuttukları görgü tanıklarının anlatımları ile kanıtlandı. AKP yönetimi bu olaylara karşı duyarsız kaldı. Göçmenlere önce din kardeşlerimiz, ümmet açısından yaklaşıldı. Avrupa Birliği göçmenlerin , Avrupa’ya gönderilmemesi için yönetime para verdi. Böylece güvenliğimiz, geleceğimiz birkaç dolara satıldı. Geleceğimizi tehlikeye sokan bunca olumsuz gelişmeye nasıl gözlerimizi kapatabiliriz. Bugün güzel yurdumuzda büyük çoğunluğu Suriyeli olan on milyondan fazla göçmen var. Suriyelilerin 140 bin kadarı, Afganların 20 bin kadarı vatandaş yapılmış ve seçimde oy kullanacaklar. Bunların çoğu rüşvetle vatandaş yapılmış. Ortada bir göçmen sorunu yok, bir insan hakları sorunu yok; bir göçmen saldırısı var. Demografik yapımız bozuluyor. Bu durum önlenmezse, on yıl sonra farklı geleneklerle farklı dillerin konuşulduğu bir ülke olacağız. 20 yıl sonra yerel yönetimleri göçmenler yönetecek. Bunları engellemek zorundayız.“ (Avukat Erol Ertuğrul’un 13 Mayıs 2023 Cumartesi günü Cumhuriyet Gazeresi „Olaylar ve Görüşler“ köşesinde GÖÇMEN SORUNU DEĞİL, GÖÇMEN SALDIRISI adlı yazının son bölümü olan DUYARSIZLIK‘dan alıntıdır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)
Şimdi biz meseleye
senin Bakış Açı’ndan bakalım birde; Yurdunda ne kadar hürdün, Sosyalist bir eğitim gördün, Plan Ekonemisi yönetimi, herkese eşit şans denetimi, Devrim İdeoloji’sini tanıma, Tek Parti’yi devlet sistemi yapma, uygarca iş güvenliği, huzurlu bir yaşlıık emekliliği... Gibi şeyler bizde yok! Özgürlük ise sizdekinden çok-mu-çok. Ama eğitim, ama toplumsal refah ve bilim, ama herkese konut-taşıt ve sağlık, ama hastahane, üniversite ve uygarlık bizde çok farklı, bunların tümü ise sizde herkesin hakkı! Bizde; Uygarlık olgusu, İnsanı sevme, tanrı korkusu, laiklik, demokrasi, hürriyet serbest piyasa, kutsal mülkiyet... Hepsi var ve serbest, kamçısı ise rekbet. Kader yada zorla siz ikisinden birini, yani bizi seçtiniz, bu seçiminizde ise bilinçlisiniz. Mesele de burada ya; Çünkü siz her iki rejimide tatdınız, zarardan kâr çıkarttınız, hiç değilse sizin şimdi karşılaştırma olanağınız var. Ama benim halkım öyle mi? Doğacak iyi yada kötü sonuça kadar güveniyorlar hep politikacılara!(*) Biz bilinçli olan insanlarsa güvenmiyoruz onlara ve sonumuzun ne denli kötü olacağını gayet iyi görüyor ve biliyoruz. Bu nedenle “Sığınmacı yalnızca misafirdir.” diyoruz! (*) ŞİİRİN HİKAYESİ’nin tamamında; Son 20 yılda zig-zak çizen Suriye ile ilişkilermizi kanıtsal olarak kısaca öğreneceksiniz. Son 10 yılda ise kasten çıkarılan İSLAM ORDUSU ve HİLAFET KURMA çabalarıyla Orta Doğuda çıkarılan; Irak-Kürt ve İsrail-Filistin Krizi’nin kimlerin çıkarlarına yaradığı ve bölgedeki üstünlüklerini sürdürmek için hangi emperyalist devletlerin bu krizi körükleyerek, barış istemedikleri ap-açıktır. Aynen; HOR-HOR SENARYO şiirlerimdeki gibi, burada da taraf olup çıkacak huzursuzluklardan sorumlu olmamak için SIĞINMACI dizisine burada son veriyorum. |