10 KASIM MEKTUPLARI (41)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın “Saray’daki AKP’li, şehir hastanelerine “hayallerim” diyordu. Herkes sıraya girmeden, sıkıntı çekmeden sağlık hizmetinden yararlanabilecekti!
Bugün gelinen nokta bellidir. Hastanelerde doktora, sağlık personeli ve hizmetine ulaşmak neredeyse olanaksızlaşmıştır.“ … Saray’daki, deprem sonrasında da “hayaller” görmüş; “319 bini bir yıl içinde olmak üzere 650 bin yeni konut inşa ederek deprem şehirlerimizin tamamını ayağa kaldıracağız” demişti. Ancak bir yıl içinde 45-50 bin konut hak sahiplerine verilebilmişti. Yani o hayalleri de boş çıkmıştı. … Saray’dakine göre, “Katil Esed” sarin, klor gazı kullanmış, 1 milyona yakın insanı öldürmüştü. Cerablus’a, El Rai, Dabık, El Bab’a girmekle övünüyordu. Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kılacaktı. Suriye’de meşru zeminde bir siyasi iktidar kuracaktı! Amerika’nın petrol bekçisi PKK-YPG’nin sınırda özerk bölgeler oluşturmasına olanak tanımıştı. Türkiye’ye milyonlarca Suriyelinin girmesine, Avrupa’dan para alma karşılığı ses çıkarmamıştı. Askerlerimizin başka bir ülkede emperyalistlerin çıkardığı iç savaşta gazi olmalarına, şehit düşmelerine göz yummuştu. Bütün bu olup biteni, ölümleri, ülkenin uğradığı zararları bir anda unuttu. Diyor ki: “Bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yoktur. Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve milli birliğinin korunması Türkiye’nin de önceliğidir. Güçlü bir Suriye görmek istiyoruz.” Tutarsızlık mı dersiniz, oportünizm mi, ölçüsüzlük mü, iş bilmezlik mi, düzgün düşünememe mi, siyasi dincilik çizgisinden sıyrılamama mı, cehalet mi, ben bilirimcilik mi, egemenlerin peşinden sürüklenme mi? Hepsi ama hepsi var. Olan, bu güzelim ülkeye oluyor.“ (Sayın Işık Kansu’nun 6 Temmuz Cumartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’nde SARAY’IN HAYELLERİNİN HEPSİ ÇÖKTÜ! Adlı köşe yazısından alıntılardır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)
Ata’m;
Senin Saray Saltanatı’nı yıkıp kurduğun vatan, bak gör ki ne hale geldi. Boşuna mı „Kurtuluş Savaşları“, boşuna mı Demekrasi, Hürriyet, Laiklik ve Cumhuriyet? „Yurtta ve dünyada barış!“ İlke‘nden uzaklaştık biz karış-karış Dünya Emperyalistleri’nin peşinden gittik; ve yanlış Ekonomi ve Siyaset ile mahfolduk-bittik! Önce küfrettiği, sonra da küfrettiği kişiyle ortak olan biri;(*) Yüzde onluk bir oyla, hükümete katılıyor yarı-yarıya? Dolar ile kat ve toprak alan “Arap Vatandaş”ların, ilkin Sığınmacı olan “Yığılmacı” yabancı uyrukların oylalrıyla 2028 seçimlerine dek Saraydaki’ni destekleyerek Türkiye’yi dahada mahvedecek! Emekli, küçük memur, işçi, halk yarı tok-yarı aç; Hazine delik-deşikmiş Enflasyon çeşit-çeşitmiş, kurtardığın Vatan kimin umurunda? İşte ülken bugün bu durumda Ata’m! (*) Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli; “Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın? Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de nasıl bir insansın? Sen de hiç mi Allah korkusu yok? Sen de hiç mi günaha girme kaygısı kalmadı? Yalan söylemek, iftira atmak, gıybet yapmak, dedikodu ve tezviratlara bel bağlamak İslamiyet’in hangi buyruğunda, Kur’an-ı Kerim’in hangi ayetinde vardır? Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir. Artık iyice anlaşılıyor ki, sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş, hurdaya çıkmış. Erdoğan sen alçak ve şerefsiz birisin ve yakın tarihimizin en yanlış şahsiyetisin. Böyle birisinin Cumhurbaşkanı olması yıkımdır, kayıptır, zulümdür, milli ve manevi depremdir." Dediği tarihi kayıtlarda vardır. |