iza zulzilet
iza zulzilet
I gecelere pusu düştüğünde naftalin kokulu kefenlerimize sarılır isyanlarımızı sunardık dua’lı avuçlarımızla ölümü çakır gözlerinden öper doğum sancısıyla uyanırdık her sabah umuda dair okuduğumuz şiirler merhemi olurdu yaralarımızın hep hüzün hep ayrılık ve sonunda umut dolu haykırışlar dökülürdü en sessiz kelimelerimize sırdaş kalemimize kumdan kalelere sığınan bebeklerimize türküler söylerdik annelerinin yerine II sağır kesilmişti mavi ay doğmamıştı gecelerine gün güneşten kaçar, güneş yüzünü gizlemişti güne yağmurlar bile kıskanmıştı bereket tohumlarını münbit olduğunu sanan ideolojilerin üstünden III şimdi artık şairler kibirli kelimeler kasvetli kabil’ler köşebaşlarında sefil sevda dedikleri iklimlerde müennes düşleri söylemekte dil aşk gurbete düşmüş sahte gözyaşları olmuş kefil IV dışımız içimizi örttüğünde melekler utandığında ins’den en güzel kelam raflarda tozlandığında örneğin en’lerin çoğaldığı iz’lerin kalmadığı zamanlarda bir sıkıntı kaplardı içimizi kalp çırpıntıları duyulurdu ALLAH nidasına eş ya içimizdeki çocuğu öldürürsek ne yaparız ya da çocukluğumuz ölürse biz nasıl yaşarız ya bir de söylediklerimizi duyamasak merhametten nasibimizi alamasak ve bir daha sevemesek aşk’a inanmasak örneğin işte o zaman iza zulzilet H.Ali Aydın 04.10.2008 |
Bedelini ödemişliğin ile uyu
Ve gece ecel gibi sarmadıysa seni
Koynundan çıkabildiysen tertemiz
Lekesiz…
İçindekileri kus şimdi
Arı gibi
Doldur peteği
Sun cihana korkma
Sabahın ilk yorumları merhem yaralarına