Gölgeme mâ(d)tem
Yıllar önce yazdıklarımı kendimce ve acımasızca eleştirip, beğenmesem de mazide bir yeri olduğu ve zamanında yaralarıma derman derdinde olduklarından ayrıca kıymetleri de kendilerine has bulunduğundan olduğu gibi paylaşıyorum.
Bir içe dönük, bir dışa dönük sessizliğim Hayal meyal kopuşlarımla düşünüşlerim Kesinkes yok! hayır yok diyemem... Diyemem kesin, her şeyde var ikinci ihtimal Depresif yalnızlığım Benli ve ıssız sensizliğim Kabuslarım sarardı gözlerimi Olmasaydı gece dostum, kupadaki çayım Gecemden kalan günümü mahveden Ürkütücü yürümek bile Sonunda düşme ihtimali varken Ama yürüyor insan düşeceğini bile bile Her şafakta umut tohumu harmanlanır toprakla Ve kalemim, umudumun süt kardeşi Dünü unutmadığım yeni bir dünya kurup Her gece kendimi öldürür, yıkarım dünyamı Kıyametler koparırım, yeniden dirilişler ümidiyle Her gece giderim, gelmemek ümidiyle Gecede kaybolurum bana ayrılmış karanlığımda Sencesini ya da sizcesini bilemiyorum ama hanımefendi Bence uzaklık, tanımaya imkân bulamamış, Biri seven ötekisi kaçan, İki gönül arasındaki mesafe... Her gece pişmanlık hatlarım kırılıyor Gönlümde zelzeleler Dünyam yıkık, dökük, perişan Dilimde acınası bir söz Yıkılası dünyanı her şafakta niye kurarsın? Ey gölgem! mâdem gelecektin niye gittin? 12.06.2012 Bâr-ı Kalem |