Uçurumdur Adresim...
Sırt üstü hayallerle uzanılıp,
Uzun uzun dalınmamış bir gökle... Başkası düşünülmeyip Derin derin düşlenmiş hayallerle... Söylenmesi zor cümleleri kapıp, Gelsem hiç mırıldanmamış nağmelerle... Yürek uğruna tırmıklanan zihin Aklımın yetişemediği pişman dilim Ve ben... Şehrin münzevi köşesine geçtim Ve bütün şehre ağladım Görenler sandılar ki Kaybedilmişliğe ağlarım Oysa ben katmer katmer dertlerime Hüzünler kazanmıştım... Kaçar ve kaçmalı Ben Eyyüb misali cüzzamlı İnzivada, sabır dehlizlerinde Dokunmaz ve dokunmamalı Ben Eyyüb misali cüzzamlı Uzaklarda, gurbetlerde... Üstüne vazife değildir fakat gönlüm dile getirir; ’ kınama ki kınamışlığın sana da kınanmasın ’... Eskiden mağluptum Kaplardı çehremde bir sis Ve belki de yeltendim Gözlerime düşerdi kırağı, oluverirdi okyanus Ve ben sustum Yürekte cümle olmayan, sözcüklerim is Ben hâlâ uslanmadım Götürür hiç istenilmemiş diyara otobüs Ve öylece kalakaldım Bana bir şey anlatır gibi rüzgarın çıkarttığı ses Cam kenarı her virajda bir kez daha yitirildim Ve şimdi kaybolur her sokak her adres... Herkes ayrılır da Yüzüm beni terk etmiyor Herkes oralarda da Benim yüzsüzlüğüm ayrılmıyor Bir yandan Pürüzlü, bir yandan tiz Öte yandan tok sesim Bir yanı falez bir yanı körfez Ayarsız uçurumlarıyla yüreğim... 20.06.2012 Bâr-ı Kalem |