4
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
656
Okunma
ah! sevgili
dilsiz saatlerin kör koynunda
kaç cehennem kapısına açıldı yollar
ışıklanmadı hiç aşkın sırlı yolu
karartı gecelerinde
orada kaldı
o kuytuda bebeksi aşkımız
hiç yürüyemedi hatta hiç koşturamadı
ekilmemiş toprak meyve vermeyen ağaçlar gibi
büyüyüp serpilemedi göğsümüzün
ateşli o çağında
şimdi
kanadı yanık kuşların türküsü ayrılık
sığ dünyanın karanlık bana tüm pencereleri
çiçek döktü sevdiğim o leylaklar
çığ gibi büyüdü koştu sensizlik
sarıldı boğazıma
o kanlı hıçkırık
orada kaldı
o kuytuda o tenhada
o yetim masada aşk tüten kalemin
sesini yitirdi alev alev yakan sözcüklerin
şiirsiz bir dünyada öksüz naçar kaldı aşk
aşkımız
sürgünlere geldik
parçalanmış bir yol haritasının kırıntılarında
rüzgârlara tutulan gelincik yapraklarıydık seninle
halden hallere düştük
saçıldık
yerlere
o şuh neşemiz o şen kahkahalarımız nerede
nerede kaldı o gür sesimiz
nerede ölümsüz
sevdamız
çok ıssızım
çok tenhayım sevgili
giyindim ayrılığı kuşandım acıları
yürüdüm keder sis ormanlarına çığlık vakitlerinde
sen yoksun işte yoksun
yokluğun çığır açtı
ruh karanlığıma
orada kaldı
o kuytuda bebeksi aşkımız karlar ağıtlar içinde
sahipsiz bir toprak anasız bir çocuk öksüz bir gök
o bozkırda o dağların mor eteğinde yanık türküler gibi
sabah akşam kış rüzgârlarının
üfürüğünde
ağlıyor
ağlıyor her gece menekşeler kalbimde
gözyaşlarım dokunuyor mu sevgili
dokunuyor mu kalbine
ayşe uçar
20052024
04:29