2
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
337
Okunma
mavinin tüm tonlarında
bir gezinti bu:
bir çiçeğin dalında
yeşile karışan,
bir menekşenin
yaprağında
kırmızıya dost olan,
gökyüzünde
beyazla buluşan.
canımın yapraklarını
savururken rüzgarına;
gül kokusundasın..
bir gökyüzü
hayal ediyorum
sana,
bulutun gölgesi
ben.
fısıldarken yağmuru
gülüme
her inen damlada
seninleyim;
sana dokunmadan,
senden ayrı kalmadan..
tek bir dokunuş
parçalanmaya yeter
biliyorum,
bunu en derinimde
hissediyorum..
sen bana böylesi
yakınken
şimdi,
nefesimdeyken tuttuğum,
sesini bıraktığın
rüzgarı soluyorken
bir tek an yetecek;
paramparça,
anlamı dağılmış.
hayatın çetelesini tutmaya
takat bulamazken
senin çıtırtılarına
yoklama alıyorum;
dilimin git dediği,
gözkapaklarımın kendini
kapayıp soyutladığı
anlarda..
bir kadın
bir erkek
bir hasret
ve ışığını yansıtmış
bir elin misafirliğinde
safi bir zamanın yolculuğunda
gülümseten bir anın
geliyor gözümün önüne;
tebessüm yansıyor aynaya,
gözlerim aralanıyor.
aynaların sırları dökük,
camları parlak
ve keskin,
buğulu bazıları...
denizin yeşile
karanın çakıla döndüğü
zeytuni bir gecede
elanın karmaşasını
düşünüyorum
gözbebeğinde...
sen ah sen!...
nasıl tarif etsem;
hep biraz uzak
hep biraz eksik kalır
kelimelerim.
sen gel sen
ve gör sen;
neler de ki,
nereler de ki imler canlanır,
hangi şiir kıskanır
düşe-kalanları...
tüpsüz daldığım derinde
yalnız ve sen-siz,
ardımsıra kalakaldığın
bir derin mavi…
ve bil ki sevgili
sana birkaç nefeslik
ömrüm var.
adım adım kalsın
kopup giden
içten bir gülücükle
içinde acı bir tını,
ellerinde dikenli gülleri,
ayakları için
gitmeyen yolları…
ne çok kelime vurgun yedi/
dilime sen düşünce..
yüreğimi tüketiyorum
en güzelleri
seni bulsun diye;
aklım karışıyor,
aldırmıyorum.
neyse,
neyse,
neyse…
her neyse?..
m.b.