Zamanın ruhu ve insanımsılar
Kendini o kadar önemseme, ey mihman
Sen, ben, o; kısaca biz Ayrı görünsekte birbirimizden aslında Hepimiz bir bütünün parçalarıyız Her an doğuran uçsuz bucaksız Biraz daha, biraz daha büyüyen O büyüdükçe biraz daha küçülen biz. Adına kainat, evren, alem denilen Anaç bir kürrenin içinde Garip, tuhaf, manasız zerreleriz. Bir tutam toprağı bizim köyden Sel suyu alıp komşu köye taşısa Bizim köy biraz küçülür Diğer köy bir parça büyür Sen bunu farketmezsin bile Belki senin bahçen küçülmüştür Belki de komşunun ki Sen bunu hissetmezsin bile Tabiatın o heybetli duruşu Her zaman dize getirir İnsanoğlunun bencil huyunu Sen doğadan bir ağaç kesersin Doğanın bağrına basıp büyüttüğü Bir ceylanı, bir canı katledersin ve Kendini bir kahraman zannedersin O susar, susar, susar... Bir geceyarısı, hiç beklemediğin bir anda İnanılmaz bir uğultu sarar her yeri Gökyüzü yırtılır ve yeryüzü Hallaçpamuğu gibi atılır Şehirler yerleyeksan olur Binlerce on binlerce insan ölür... Rüzgar eser, kayadan bir parça toz alır Rüzgar gelip geçer Kaya sapasağlam ayaktadır Şu tuhaf insanımsılar maalesef Durumu anlatsanız da hala anlamamaktadır. Cahit Fıkırkoca 15.03.2024, Ankara |