DİK DURUR BİZİM SÜLEYMAN
Bir tutam kırgınlık alayım pazarcı.
Ama sen ayrılığı, terazinin kefesince doldur. Malum şimdi el alem duyacak, cila da gerekir. İyisi mi sen azıcıkta neşenden serpiştir kondur. ****** Şöyle kahvaltılık niyetine, Üç kilonun bir milyon olduğu dönemlerden Hasret dikeni de koyda canımız yanmasın. Hulisi nazımla oynarken bari gülü hatırlasın. ****** Kırk yılın hatırına dost kalanları unutmadan. Tartmadan doldur kaseler dolusu anıları. Koymaz mısın yanına da bir cezve iki fincan. Firuze canımı okşarken ruhumu sarsın heyecan. ****** Gel gelelim pazarlığa, pazarcı. Elimde nazikçe sıkılmış geçmiş, Evet noktaları alınarak “sıkılmış” bir geçmiş ve geleceği soyulmuş türküden gayrısı yok. Çam odunu kokusuna elma sirkesi katar gibi Daldır elini cebime, al alacağını artık neyse ederi. |
ederi bir ömür paha biçilir mi hiç Oğuz bey pazarlık olmaz