2
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
534
Okunma
kendime uzak bir ülkede
geçmişe doğru yürüyorum
tüm köşe başları tutulmuş
ömür tamircileri iş başında
ayrılıklar söküp
kavuşmalar dikiyorlar ruhlara
gözlerim kullanılmamış bir hayata takılıyor
bir boy büyük bana
ne olduğunu bilmediğim bir kuyruktayım
hayaller yanıp sönüyor neon lambalarda
hiç gelmeyenlere
hiç gitmeyenlere söylenmiş kelimeler
bir atlı karınca yanaşıyor
sessizce biniyorum
leylaklar açıyor
leylaklar soluyor ellerimde
hâlâ saat çarşambaya salı var
kör bir adam saçlarını tarıyor aynada
birazdan emanetleri yerleştirip beline
sustalı beretta
kavgaya gidecek
şehrin gözlüklü adamlarına karşı
İlk taşı eski bir pezevenk atıyor
oracıkta hücrelere ayrılıp dağılıyorum
hatırlayamıyorum artık unuttuklarımı
kimliğim yok benim
uyruğum yok
inancım yok
beni cezalandıracak kimsem yok
içerliyorum ölüme yakın kedi gibi
merakla ceplerimi karıştırıyorum
bir yüzük çıkıyor avuçumda
daha sıcacık sadece on yıl önce
hemen iliştiriyorum bir gül dalına
varsın yüzük açsın