ÇıRPıNıŞ MeâLidindirmiyor hasretin çığlıklarını annemin yeşil sandığına sakladığım pembe hayaller dolu dizgin yalnızlık geçiyor içimden tren raylarının kesip kesip öldüremediği vagonlardan el sallayan hep ben yedi yerinden yetmiş kez bıçaklanan canım yanıyor canım dalga dalga hüzün yayılıyor hücrelerime tek tek sigara izmaritlerini söndürüyor ciğerlerim zıkkımlandığım çaresizliğe doymuyor kaderim kırk bir kere tütsülediğim kırık dökük yüreğimle tutunuyorum yine yarı tutsak cümlelere ağır aksak kelimeler ele veriyor kimsesizliğimi bembeyaz umutlarım kan revan içinde askıya ekmek asanların merhameti saçılsa keşke tüm evrene karanfil bırakılan mezarlıklar vaktinden önce kazılmasa esir düşmesek biolojik ve psikolojik savaşlara kaburgalarımdaki miadını doldurmayan hüzünle daha fazla yitip gitmeden ruhum mavilediğim gözlerimi sımsıkı kapatıyorum gerçek pollyanna masalını anlatıyor yazgım ahhh aşk farzet kuzine sobasının sıcaklığı işlemiş taaa içerilermize . . . her şeye rağmen başlıyor turkuaz hikâyem sek sek oynuyor çocukluğum gemi güvertelerinde dans ediyor mutluluğum kardeşimin avuç içlerinde rengârenk misketler abim alengirli sapanına dokunmuyor seviniyorum her kuşun canı içinde kalmalı her yuvanın da kırılmamış camı olmalı her insanın da başını koyup yaslayacağı limanı gerisi teferruat aslında ölümsüz kelebekler doğurmak isterdim size anne şefkâtli ellerimle dünyanın bütün çocuklarının başını okşamak sonra ... üç vakte kadar yazamadığım bütün şiirleri alnından kırk bir kez öpüp güpgüzel hatırlanmak nagihan |
Dedin ki:
Yeni bir sene kapıda, kendine ne diyeceksin?
Dedim ki:
Hava güzel çık dolaş.
O akıllı kadın sana iyi gelir dinle.
Şu köhne geçmişin kirli hatırasını bırak bir kenara.
Sen değil misin , istersem en güzel ben gülerim diyen?
Bilmem anlatabilindi mi Nagişim.
💛🤎