seferberlikolması gerektiğinden daha fazla yolların dönülmeyen bütün eğimleri hırçın bir çağın çatırdamasına benzeyen evlerin bir odasından diğer odasına uzanan yalnızlıklar taş duvarların diplerinde hep daha fazla suskun hep daha fazla kalmış hep daha fazla yenilmiş hırpalanmış bir ağaç gibi içime doğru biraz daha büyüyen bir daha hiç istemeyecekmiş gibi hiçbir şeyi. bazen kulağımda bir lunapark çınlaması unutulmuş fotoğrafların siyah beyazı içimde darmadağın bir hüzün içimde bir daha bulunamayacakmış bir daha hiç duyulmayacakmış bir rüzgârın suya değmesi hayranlığı. indiğim bütün basamaklarla beraber kulelerin ve minarelerin yoldaşlığı ve sırtımda bütün ihmal edilmişliklerin yükü sol böbreğimin cesaretiyle delik deşik bir kurtulamayış acemiliği. gitmekle müjdelemiştim geldiğim her yeri olması gerektiğinden daha fazlası olmadım kışkırtıcı bir sevincin ve dahi hüznün omzumda bir unutuş kuşuyla dönmeyişin en çok bir gidişe benzediği yolun en çok yola uzadığı bu elim zamanın büküldüğü uykuların ehli. bir çocukluk rüyasındaki fil kalkışı ayağımı sürtmüşüm gibi senelerce bir yol haritası içimdeki defineye kanatlı kanatsız bir uçmak sancılandığım yerden kabuğuna dokunduğum kelimeler yaraların kalbine doğru hücumu işte içimde şahlanan ve dahi saklanan bu ulu seferberlik. |
Her seferinde kendimi bu sayfada buluyorum. Buhranım eskidi be şair!