ırgatpıhtılaşmış kadınları göğsüne yaslasın gece! çocuklar çelik çomaktır sokaklarda süprüntüler ve çaresizlikler arasında saçlarını dağıtırken incecik elleriyle sarışın kız gözlerimi görebilseydi kum içerdi gece, gök ve yıldız. kavrulmuş ve tekzib edilmiş ellerinde kelepçeler bilekleri nem ve küf kokusu hatırlıyor musun bu şarkıyı? ölüm, sevda ve gelmek korkusu. güvercinlerin ayaklarına dolanıyorken haberler beni köle edin beni köle edinin ey yüzü göğe bakan leyliler!... pıhtılaşmış kanları yağmura yıkasın gece çocuklar çelik ve çomak iken sokaklarda nereden bilsin şarkılar kaç adım ardında... aynalarda gölge ve töhmet şu uçsuz gökyüzü altında... hatırlıyor musun bu şarkıyı? ölüm sevda ve dönmek korkusu... |
sesinin damarları var mı şair,
hani bir yol göstersen şu ayazlı serinliğime,
gelsem
konsam omuzlarına
okusak bu şiiri beraber
sevda üzre
ki serçe dedim kendime...