YİTİK ÇIĞLIKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Zamanın bilinmeyen diyarlarında yitiririz kendimizi, çığlık olup dökülürüz dize dize
Süzülür karanlığın koynunda yitik çığlık
bir hüzün ışık tutar yalnızlığıma soluk soluğa çırpınır düşlerimde süt beyazı küheylan türkülerle süslenir şebiyelda kabuk tutmaz yaralarımın merhemi gözlerin düşer aklıma demini almamış şiirler dökülür dudaklarımdan burnumda menekşe ıtırları müphem hatıralar yankılanır dimağımda adın düşerken yüreğimin memnu satırlarına savrulur rüzgarın ıslığında yitik çığlık terazimi şaşırtır kalemime çöken ağırlık Kavurur günü, geceyi sisli çöl vehameti sarar benliğimi suskunluğun nedameti buruşturup bir köşeye attığım binlerce kelam içinde yüreğim sıkışıp kalır yokluğunun cenderesinde İbrahimî nefesle güle dönse de Nemrud’un harı filizlenmez gözyaşımla suladığım umut tohumları süzülür karanlığın koynunda yitik çığlık nihayete ermez bin yıllık yalnızlık Ah ömür takvimimin en güzel günlerine düşen yangın korlarla çevrili vadilerde bunca yıl nasıl dayandın kurumuş gül yapraklarına esir edip hayallerini tek mevsime nasıl sığındın mütemadiyen akıp giderken kalbimin mürekkebi sırlanır isminin geçtiği dizelerde yitik çığlık ölüm uykusuna bürünür dünyevî kalabalık Arife ÖZDEN |
Çok beğendim,
Yazan kalemi ve yüreği kutlarım...
Selam ve saygılarımla...