1
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
883
Okunma

Biliyorum kendimi kandıracak yaşta değilim
Ama ne zaman öksüzlüğümden öpsem
Çocuksu üryanlığımla kucaklıyorum hıçkırıklarımı
Yetimhane avlusundaki ruhuma ecelsiz şiirler yazdırıyorum
Kış penceresinden akan dertli kelimeleri
Vuruyorum sapanla
Tasaları kovup
Saklambaç oynayan sevincimi buluyorum
...
Eskimemiş bir yeminle sana geldim sevgilim
Hiç bir tarih kitabının yazmadığı
Hiç bir aşk romanında rastlanmayacak
Ve hiç bir kanun maddesinde yer almayan
El değmemiş
Sımsıcak yeminle
Öyle bir yemin ki
Kalbimizde yeni yetme sevinçlerle
Ellerimiz kenetlenmişken birbirine
Kırmızı ışıkta kesilen cezamıza gülüp geçen
Milyonlarca insandan sadece seni seçen
Senin haberin olmadan
Bilançosu ağır hüzünleri tek başıma yüklenip
Hep umudu yakalamak için
Kapının önünde su içen kedileri hayal ettim gece yarısı
Nisan yağmurlarını biriktirdim masmavi şiirlerde
Yine yeniden
Eskimemiş bir yeminle seni andım sevgilim
Öyle bir yemin ki bu
Aldığımız her solukta sadakât ateşini harlayan
Kederi aşkın secdesinde yıkayıp paklayan
Anıları harfi harfine sevda bohçasında saklayan
Mucizelere inanan ellerimle yazdım bu şiiri
Goğsümdeki utangaçlık yüzüme yansıdıkça
Yürüdüm özgürlük meşalesi elimde
Sana doğru
Gökkuşağı renginde kahkahalar havalandı gamzelerimin nefesinden
Kılı kırık yaran hasret sızlatsa da ciğerlerimi
Eskimemiş bir yeminle seni bir daha
Bir daha en güzelinden sevdim sevgilim
"Hakkını helâl et "
nagihan