DOĞASAL DENGE (17)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „Sonuç olarak suç gelirlerinde yaşanan artış, başta gençler olmak üzere milyonlarca kişiyi suç ekonomisine dahil etmiş, kısa yoldan para kazanma cazibesine kapılan kişiler kumara, suça bulaştırılarak borçlandırılmıştır.
Bu şekilde ekonomik sorunlar toplumsal sorunlara neden olmuş, toplumda ahlaki çöküntü yaratan, moral değerleri zedeleyen olaylarda büyük atış meydana gelmiş, artan huzursuzluk kişilerden ailelere, ailelerden sokaklara ve mahallelere yayılarak ülkemizin geleceğini, toplumsal barışımızı, tehdit edecek noktalara gelmiştir. Son aylarda güvenlik kurumlarımızın harekete geçtiği, operasyonların arttığı görülmektedir. Ancak, halen arka plandaki organize yapıların sadece görünen yüzü ile mücadele edilmekte, bataklığı kurutmak yerine sineklerle uğraşıldığı da ortadadır. Saray iktidarı, devleti çürüttü. Kurumları çürüttü. Şimdi büyük bir toplumsal çürüme riski ile karşı karşıyayız. TBMM’nin iradesini de arkasına alan topyekûn büyük bir karşı mücadeleye ihtiyaç vardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Büyük milli dertler şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisi’nde şifa buldu. Gelecekte de yalnız orada kesin önlemlerini bulabilecektir.”( CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu CHP grup sözcüsü Sayın Yüksel Mansur Kılınç’ın 18 Aralık 2023 Pazartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’ndeki „Olaylar ve Görüşler“ stununda yazdığı TOPLUMU SARAN SUÇ EKONOMİSİ VE SOSYAL ÇÜRÜME adlı yazısının son paragrafıdır. Yazının tümünü okumanızı öneririm.)
Deprem felakettir,
önü alınamaz bir afettir. Felaketin en büyüğü ise s-e-n-s-i-n, sen adil olduğunu sanan, adi insan,(*) sen depremden daha çok betersin, sen “Bana gelene kadarcı”, Sen “Vurdum-duymazcı”, Sen “felaketten çıkar uman”, Sen “Doğayı rant için sömüren insan” sen “yalnız kendini düşünen”, sen “Politikayla iş bitiren” sen “çokbilmiş-cahil”, sen “imansız-sefil”, sen “yancı ve yardakçı”, sen “hırsız ve yalancı”, sen “kisadan zengin olmayı meziyet sayan” sen “bir türlü doymayan” sen “canavar ve iğrenç yaratık”... Senin dipsiz kursağından biz bıktık artık! 3 günde gelemezken afet yerine; Ağır araçlar, enkaz kaldırma makineleri, ülkemizin başı ve hükümet yetkilileri... Geçde olsa geldiler, helâllik istediler, çabucak enkazı düzlediler, ve delilleri yok ettiler. “Ölen öldü, Allah’a ramet!” diyerek çöktü şimdi leş kargası gibi “Rezerv Alanı” diye “cesetlerden arta kalan ikametlerin üstüne bu canavarlaşmış insan! Canımdan-can gitti, acım hâlâ taze, koruyucu devlet bile malıma göz dikti! Ben nereye gidem, kimlere dert yanam; Ölmek kurtuluşmuş bilem,, çekmekse geride kalan! Rüzgar ki bir tersine döne, ola ki saltanatında bir zelzele; Bizde mi mallarına el koyacağız ve Rezerv Alanı yapacağız? Ben Doğasal Dengeyim, öcüm kestirilmez benim; Ne iman ne uygarlık ne vicdan, ne insanlık, böyle bir felaketi, senin gibi bir afeti affettiremez artık! (*) “Rezerv Alanı Kanunu” ile “Döviz Karşlığı Vatandaşlık Kanununun son düzeltmesi” arasında çok yakın bir ilişki vardır, gözünüzden kaçmasın! Açıklaması ise SIĞINMACI (23) şiirindedir, lütfen okuyunuz. |