deli. huydanlıkhadi gidelim özlemişsindir gitmeleri bırak saçların kısa ve dağınık kalsın yalnız gitmeyi beceremiyorum insan gibi duvarlar duvar gibi dokunuşlar çiçek gibi gidişler istiyorum kokusunda kaybolmak bak yolların yarası açılmış üzerine eski bir şarkı örtülmüş sitemli bir dudak burukluğu yaşıyorum. bu sabah acilen gitmeliyiz kalbimde oluşan boşluğa denk gelmek istemiyorum bakıyorum da gözlerindeki yaşlar bizi anlatıyor sevmiyorum bunu. yalnız. biz ağlamayı bilmiyoruz ikimizde hala çocuğuz küçücük seviyoruz biz kimseye uygun değiliz kahve çekirdeğim kakao ağacım böğürtlen reçelim sahi ellerindeki nasırlar doğuştan mı hüzünlü anlam veremiyorsun değil mi bu sabah pencerenin önünde bekleyen o rüzgar yok artık dışarıya çıkınca bütün hatıralar sağı solu yağmalayacak gibi duruyor bunları düşünüp. üzülmeye fırsat bulmadan gitmeliyiz kulağıma küpe olsun gülüşün her şeye rağmen biz güzel gidelim zeytin ağacım ağladığını görmek istemiyorum yüzünü yukarıya doğru kaldırınca pek bir şey anlaşılmıyor sanma ah benim içine gözyaşı akıtan yaramaz yağmurum sahi biz neden ve niçin gidiyorduk hemde acilen gülme. sen güldükçe burnumdan geliyor bütün hatıralar bu sabah ikimizde bunamış olmalıyız yaşlandık mı. nedir nereye gideceğimizi omuzlarımıza anlatıp duruyoruz hadi birer papatya çayı yapsın bize o mahur ellerin sakin sakin gidelim başka türlü üzülmek yakışmıyor fıtratıma uzun uzun giderken uzun uzun seslendim sanıyordum oysa içimde büyüyen o küçücük sırça ses beni sana yetiştirmeye çalışıyor ne kadar da acıklıyız değil mi yazmak dediğim şeyin okumak olduğunu dilime açılan yaradan anlıyorum son günlerde ilk gibi bir şeyim her şeyin ilkinde buluyorum kendimi sesim gökyüzüne küstüğünden beri avazımdan çıkan hiçbir şey beni tatmin etmiyor kayboluyorum kabullenmenin verdiği mutluluğa inanmıyorum ellerimde sadelik yok yanağımda usulca bir seğirme oturduğum yerden kendimizi üzecek şeyler buluyorum bencilliğime kader yalanını dikiyorum unutulmak istiyorum unutularak ölmek. bu benim en verimli mahsulüm topla şimdi pılımı pırtımı sen. topla işte en çok bunu seviyorum saçlarımı biraz yandan hatta böyle olunca daha içten gidebiliyorum gözlerimin zeytinliği ellerimdeki söğüde karışıyor böyle daha ihtişamlı oluyorum ellerimi ellerinden topla kalbimi kalbinden hiç kimsenin bilmediği o bakir yere gidiyoruz dahası düşünme bunları ... |