amaçsız biteviyegülümseyen bir yara seni ne kadar acıtabilir ki bir midillinin yüzüne bakıyorum umudum defne yaprağı nehirler geçiyor içimden bir de dilediğim o şeyi usulüne göre yaşayamamak boğazımı yakıyor bu enstantane yutkunmak uykularıma boğazımdaki omuzlarıma karışıyor bir meditasyon şarkısı bir zen oturuşu oluyorum gözlerimi kapatınca bir ejderhanın midesinde buluyorum kendimi ciğerlerime dolan bu ışık gerçek değil yanlış anlıyorum hayatı baş parmağımı dilimliyor ahşap bir rende kendime geliyorum ağzımın kenarına bir midillinin gülüşünü yerleşmiş buluyorum karşı koyamıyorum keçi yaprağı oluyorum gülotu kaynatıyorum insanlık için homurdanmamak için destan yazıyorum dudaklarıma kalbimi bir ağacın gövdesine bağlıyorum hiçbir fikrim yok kuşlara dair atlara binip gitme derdim de hikayelerim avuçlarıma doluyor zaman yetişemediklerime güneyin herhangi bir yerinde göllerin sohbetine katılıyorum bir ağacın kurdu bir sincabın evi derken yaşayamıyorum kır çiçeğinin faydalarını ah bir bilseniz arkamdan nasıl konuşuyoruz yüzümdeki o mor festivali .... |
Gülotu almaya gelmiştim şiirden oysa..