MEDCEZİR MESELESİ
MEDCEZİR MESELESİ
Kış sofrası sanki kara turp tadı küflü çeçil gibi şifalı kekremsi bir yalnızlık oturur karşımda. demincek ishak kuşu diğer bir deyişle baykuş tünemişti kirpiklerime kelepçenin bilekte bıraktığı iz gibi yüreğimde düş/e ses sana çığlıktım oysa daha dün geçmiştim sokağınızdan inan bir aşk esti ki başımın üstünde demlediğin çayın pişirdiğin kekin ve senin kokun tüttü burnumun ucunda aşık olsa gerek yan sokakta bir delikanlı sırılsıklam ağlarken ayrılığa oldukça öfkeli burnundan yalnızlık soluyordu öyle ki şuurunu kaybitmişcesine dolaşıp duruyordu en çok ta köşedeki pembe pancurlu evin önünde ayakkabılarını bağlar gibi oyalanıyordu kendiyle konuşur gibi usulca fısıldıyordu ama oldukça öfkeli ama bir o kadar da aşkta temkinli yani ön koşullu önünün zemheri olması gibi aniden bağırdı aşk bir kapı mı yüzüme çarpıp ta gidesin ardı ardına küfürler savurdu yoruldu nihayet durdu - duruldu ve yine mırıldandı her aşkın yüreğe vurduğu damga gibi bendeki aşk yanığı sendeki aşktan ziyade gençlikteki gelip geçici medcezir meselesiydi Efkan ÖTGÜN |