K'aYıPŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aslında bir şiire sığmayacak kadar büyük ve kutsal bir ülkenin orta yerinde bağdaş kurmuş oturuyorum bu senin ülken de olabilirdi yerle yeksan edilen şehirlerde sen de olabilirdin ben de önemli olan empati ve vicdan hani diyorum şu an sokakta çalan akortu bozuk kemandan ne dinlediğimi ancak sevgilim bilir nasıl opera konseri verdiğimi nasıl güldürdüğümü onu ve nasıl ağladığımı en çok sevgilim bilir eveettt bana dair her şeyi annemden ve babamdan sonra sevdiğim adam biliyor abartısız bütün şiirlerimi harfiyen ezberine de almıştır eminim sahi nerde kalmıştık savaşın esir aldığı bedenlerde en çok da zoruma giden çocukların bebelerin masum bakışlarının çalınması adil olmayan bütün sokak lambalarının bütün sokakları aynı sevecenlikle ışıtmaması hani şu köşe başındaki kör lamba misâli körelen zihniyetler de öyle geçiyorum uzun caddenin en sağ tarafından mağazanın en batısındaki boy aynası ve ben tanıyamıyorum kendini üzüntü misafir olmuş dudak kıvrımlarıma zoraki bir tebessümle selamlıyorum içimdeki çocuğu oysa ki prensesler gibiydim baba evinde ayağımda kırmızı pabuçlarım başımda papatyadan tacım en çok fındıklı ve kuru üzümlü çikolatasını severdim gurbetin bir de babamın kaşıkla kiwi yemesini ne bileyim işte Alaman sampuanlariyla yıkardı annem saçımı yüzüme de nivea krem ipek gibi saçlarım vardı alaman şampuanlı bebek gibi yüzüm nivea kremli kimseler bilmezdi babamın beni çok sevdiğini ve herkesten çok bana güvendiğini baban ve annem öyle özgüven aşıladılar ki bana çok güçlü hissederdim o zamanlar kendimi sanki dünyanın en zengini bendim takdir , teşekkür , onur belgelerim , kitap ve başarı ödüllerim sığmamıştı babamın elleriyle yaptığı tahta dolaba bu arada süper ötesi bir marangozdu babam öyle böyle değil şip şak resmini çekip sanatçı parmaklarıyla devleştirirdi eserlerini konuyu galiba iyice dağıttım ama hala alaman sanpuanıyla yıkıyorum sari saçlarımı yüzüme ise nivea krem sürmüyorum sanırım tek değişiklik o hani beni benden soracak olursanız artık tamamen gurbetteyim ne babamın gelişini bekleme lüksüm var ne de canım istediğinde memleketime gidebilme ihtimalim ne de annemin içime huzur veren ilahileri dinleme olasılığım hatta ikisi imkânsız artık o gemi çoktan kalkıp beni öksüz ve yetim bırakıp çookkk uzaklara gitti ve bu savaşların bitme ihtimali insanlar kendi neslini yok etme derdindeyken galiba çok küçük olasılık matematik hesaplarına göre de cevapsız aslında sevmekle başlar her şey önce insanın kendini sevmesi ile savaşın asıl nedeni de insanların kendini sevme duygusundan mahrum olması gözlerini imtihan ateşinin bürümesi sahi biz şimdi neredeyiz insanın kendi kafasından uydurduğu bir savaş tanrısınin ellerinde miyiz yoksa kendi çaresizliğimizle mi boğuşuyoruz!!! nagihan |