ALİ HÜZÜN BEKÇİSİ III.İlk kez gülümsedi belki Alinin kulübesi Masada tabak Duvarda çatlak İlk kez çiçek sarmıştı O kirli battaniyesi Uyudu deniz kızı Şeker oldu bal oldu Kirli bardakta çayı Bir saraya dönerken Balıkçı kulübesi Ne o anlattı sebebini Ne Ali sordu Gizil bir ibadetti Girdi açık kapıdan Sokulup kedi gibi Sevdalandı usuldan Soluyup ilk kez gibi Bulmuştu bir masalda Kazıyıp paslarından Ali’nin yüreğini Tanıyınca Ali’yi Belki ilk kez dinledi Dalgaların raksında O deniz şarkısını Yüreğinde uyanan O mahcup haykırışı Göğsüne sığmamıştı Egenin gün batımı Gülüşler yerleşince Bir de o aşkın harı Denizin mavisi Günbatımı kızıllığı Zamansız ve amansız Su söndürmez yangındı Sis öperdi denizi Kızıl bir sandal yırtarken geceyi Ağ atardı Ali Bir kıza gül verir gibi Ege ege olalı böyle balık görmemiş Ali tutsak olalı bir aşka Böyle sevda bilmemiş Çağırıyordu toprak eskisinden çok Her balık tutuşunda Yüreği pır pır etti Çarşaf gibi sularda Ha koptu ha kopacak Nedensiz fırtınada Her dönüşte korkarak Yaşadı korkusuyla Bu masal son bulursa Tan yerinde bir yangın Genzi yakan iyot Yalım yangınken deniz Yaz yangını öncesi Sabahın serinliği Uyarırdı narları Kıyıda inciri Motorun patlayan sesi Martılar Ali derdi Çılgınca deli deli Gözleri Eşilmiş toprak tazesi Yüreğinde Uyanmamış şafakların özlemi Çok dinlemiş akşamda Çok dostla paylaşmıştı Her sohbette yabancı Her şarkı bir yalancı Dokunmamış tenine Kanatmamış yarayı Kirpiğinde bir sağanak Taa yüreği ıslandı Bir şafak dönmeden Ali Kaçtı o deniz kızı Doymamıştı sevdaya Aliyle bu masalda Kalmak için hayatta Tatmışken gerçek aşkı Haber salıp doktora Yaşamak için aşkla Yatmaya karar verdi O neşterin altına Kesiler Kemoterapi Taa yürekte özlemi Kaldı bir deri Soldu camlarda usul usul Denizi görmeyen penceresi Son kez tutup bir kalemi Yazdı şu dizeleri Narlar çiçek açınca Olmadan incir Geleceğim kıyında bekle beni Hastayım anlatmadım Martılarla yolla haberi Deniz koksun selamın Seni düşünmek Suda lüferin salınması Mercanların raksı Ay ışığı Yakamozların çağıltısı Gelecekmişim gibi ser Akşam masaya sofrayı Bir kadehte bana koy Ama içme sakın ha Her yudumda Vurup ta bardağıma Bembeyaz bir duvak gibi Şarkımızla yudumla Gelmese de bedenim Seninle sevinmiştim Bekle beni kıyında Her rakı yudumunda Türkünde Ağlarında bir balık oynaşırsa Sen yeniden tut beni Hasretim boğulursa Martılara sor sesimi Kaybolursam kıyında Beni unutma Son mektup selamdı bu Sustu suda balık Martılar unuttu çığlığını Her ağda umutlandı Ne bilsin Ali Rüzgarda nefesi Sularda teni vardı Ölmüştü deniz kızı Bitirmeden masalı Kaç yaz geçti bilinmez Silineli Alinin sesi Kaç kış kaç fırtınaydı Her soluk hançer Her şafak bir yaraydı Susmuştu Belki seslere kızmıştı Bilen bilir Aliyi Masalı bu denizde Çığlığı martılardaydı AHMET GÖÇER Görsel Ressam : Kıyasi Aybak |