Otuz Yıl
Otuz yıldır bir kimlik arıyorum
Dikenli tellerle kuşatılmış benliğim Taşlar ve tozlar döşeğimdir Cesetsiz bir baş gibiyim Kaldırsam peçemi Yüz kadın olurum,belki de bin Dudakları dikilmiş bir şehirim ben Tüm meydanlar ıssız Deniz ile zindanı ayıran nedir ? Nedir ,mavi ayla karanfili ayıran Hasretim otuz yıldır gündoğumundan gün batımına Kendi ahlak yasama tutukluymuşum meğer Hangi erdemleri boğmalıyım Koca kutsal kitaplarda Mısralarım yasak Benliğim yasak sevginin ve uygarlığın kokusunu taşımışlardı onlar Beklerim otuz yıldır Nar çiçeklerinin açılmasını Ve güneşin fethedilişini Ömrüm cezbediyor şu kemikli zemini Ve fani dünyayı Benliğim içli dışlı evrenle Nice mermerler tutuşur nice gölgeler üzerinde Sorarım otuz yıldır.. Beynim mi acı çeker Yoksa ruhum mu sefasını çeker Derinliğimde bir ecdat Kafama boşalmış Kürek dolusu bir toprak sualllerim Şaşarım otuz yıldır.. Saldığım korkuya tek karşı koyan benmişim Çaprışarak kendimle Köklerimde belirsiz bir halk ağacı filizlenir cengimde Benden olurlar Yavaş yavaş Kat kat Ağlarım otuz yıldır Bir kitabın son sayfasında kaybettiğim tüm insanlar için Duyulsun sesim Açın bahçe duvarlarını Kapıları Çevreye serpilmiş gülüşler gibi parlasın ceketimin üzerindeki düğmeler |