Bir Avuç Yıldızmış Ölüm
Köle ve efendi aynı korkuyla kucaklaşıyor
Herkes aynı duayı yakarıyor Adalet kambur bir şiir gibi uzanıyor ölümüme Bir pazar çadırında doğdum ben Bilirim yanlış tartılan kokuyu Gölgeler göğe çizilmiş İki korku usturası arasında Kırık bir aynanın yansımasıdır Günahları yüze vuran Karanlığın en tutkulu vaktidir Fır dolanır gökyüzü Yaralarını saran bir ağacın gövdesinde Göğsümde ölü bir şiir Kelimeler taşıyor sokak lambalarına Mısralar ve senfoniler Usulca yazılıyor Güneşe ve suya Gecenin acı rengi Hüznün ağıdını mırıldar Kararmış ölü bir kök Sapladı hançeri Kanayan evrenin uzayan ellerine Nehrin yatağına kıvrılır umutlar Filizlenen bir ütopyada Her derinlik bir nefesti artık Tariflendikçe eksildi zaman Hareketsiz bir uçurumun başında İnce bir ip üzerindeyim Bir tarafımda hayat Diğer tarafımda çöl,boşluk Koyu bir çizginin arafı gibi En ufak hareketimde Kaybeden ben oluyorum Artık gönlümce ölebilirim Eriyor paradoks Sessizliğe bürünmüş Bir kış bahçesi Ellerime sığmayan şeyler var ellerime.. Bir avuç yıldızmış ölüm |