DİNGİL BEY (43)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „Cumhurbaşkanı seçimlerinin sonucu hayırlı olsun. Mevcut rejime ilişkin endişelerini sık sık dile getirmiş biri olarak, ortak geleceğimiz adına bu sonucu oldukça endişe verici buluyorum. Türkiye ne yazık ki büyük bir değişim fırsatını kaçırdı.
Oysa ki toplumun yüzde 60’a varan ağırlıklı çoğunluğu iki yıla yakın bir süredir değişim istiyordu. Gerçekte de kampanya başlamadan önce ülkede yeniden demokrasi, adalet ve refah yolunu açabilecek bir zemin vardı. Otoriter popülist rejimler dünyasının en önemli laboratuvarlarından biri olan Türkiye’de rejim demokratik yollarla değiştirilebilseydi, dünyanın pek çok ülkesi için ilham kaynağı olabilirdik. Ama yapamadık. Bugünden sonra onlarca uzman, araştırmacı, siyasetçi, akademisyen ve vatandaş seçim sonuçlarını yorumlayacak. Ve herkes şu sorulara cevap arayacak: Nasıl oldu da fakirlik bu kadar artmışken, işsizlik tarihin en yüksek seviyelerine ulaşmışken bundan sorumlu bir iktidar yeniden seçim kazanabildi? Nasıl oldu da Avrupa ortalamasının on katını aşan bir enflasyonla mutfağı yangın yerine çeviren bir lider ödüllendirilebildi? Nasıl oldu da Türk Lirası’nın değerini yabancı paralar karşısında beşte birine düşüren bir ekonomi yönetimi seçmenden onay alabildi? Nasıl oldu da yüz binlerin öldüğü veya yaralandığı, milyonların evsiz ve çaresiz kaldığı Kahramanmaraş depreminde alenileşen beceriksizlik ve acze rağmen bölge seçmeni iktidar lehine oy kullanabildi? Nasıl oldu da milyonlarca sığınmacıyı ısrarla ülkede tutacağını söyleyen bir siyasetçi yüzde 52.5 oy alabildi? Nasıl oldu da iktidarın 22 yıllık tarihinde en zor duruma düştüğü bir zaman diliminde birleşik muhalefet mağlup olabildi?“ (Bu sorular Cumhuriyet Gazetesi yazarı sayın Necati Özkan’ın 30 Mayıs Salı günki „NASIL OLDU?“ Köşe yazısı’nın başından aynen alınmıştır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)
Fakirlik artmışken bu denli,
böylesine batmışken ekonomi, nasıl olur da işsizlik, açlık, sefalet böyle ödüllendirilir hazret? Enflasyon arttı-mı-arttı, döviz ve altın pahalılaştıkça-pahalılaştı, ama nasıl olurda bu kadar vurdum-duymaz olabilir insanlar? Halk gırlağa dek borçlu, iktidarsa bu durumdan suçlu, nasıl olurda bu dümeni döndüren bu kadar oy alabildi seçimden? Sınırlarımızda sürüyor savaş, yığılıyor ülkemize sığınmacı yavaş-yavaş, birde „Kat Karşılığı Vatandaş“ kulun cabası bunun. Deprem-üstüne-deprem vede bunca felaket „Geliyorum!“ derken, nasıl olur bu denli basiti kavrayamayan, bu kadar bilge insan? „Türkiye’m su alıyor teknen, ha battık-ha batacağız, evsiz, işsiz, vatansız, ailesiz kalacağız…“ Derken;“ „Nasıl olurda çalana ve yalana, bu ülkeyi soyana, ceza yerine mükafat, bunca ödün verilir fakat?“ Soru üzerine soru, ah bunu bir duysaydı Neyzen Tevfik kulu;(*) „Vatanını kat karşılığı satan, sığınmacı‘yı vatandaş yapan, verirse birde onlara oy hakkı… Bir tek satılmadık vardı kulak arkamız, onuda bu seçimle aldınız!“ Der, ve gülerek neyini üfler. (*) Neyzen Tevfik(1889/1953); Asıl ismi Tevik Kolaylı olan ve üflemeli ney çalgısını çok güzel çaldığı için bu adı alan “Küfürlü Şiir” yazmakla önlü Filozof-Şair. |