BEN BANA ANLATTIM…Çok zorlandım yanlışlarımın telafisinde.. Gittiyse gidenler, kaldıysa elde-avuçta kalanlar.. yorgun düştü Parmaklarım, adım atmada zorlandı ayaklarım. sonrası cılız bir umut, sonrası zengin bir akıl verenler ordusu, sonrası martavalılar diyarı.. sonrası sonrası sonrası aha böylesi.. aha şöylesi.. Tekledi/tekliyor kalbim “vah ki vah”ların telafisinde! Bir tepedeyim tepenin kenarı derin bir yarık sadece ben varım, yok başkası. Yok başka bir varlık. ucunda ben bikarar! kenarında okunuyor çokça martavallar, okunuyor da okunuyor ben değersiz okunuyor da okunuyor kendi bedelsiz okunuyor da okunuyor bedeni bedensiz okunuyor da okunuyor yaşamı hevessiz.. Yatacak illa ki biliyorum O kenar olmasa bu kenara, dibi çirkin bir dipsizlik bocalandığım sözünde duramamazlık anlık değişimdeler hala.. vites kutusu bozulmuş sakat bir araba misali sürüklüyorlar beni kendileri boyunca… Ah be Fırat’ım! Olsan bir kerecik fırsatım. Neden boğmuyorsun yaramaz yanımı? Ah be Dicle’m ! Öyle ulu orta her dem neden katıyorsun kendine “kirli kanımı?” Ah be Kızılırmak! Kah bilmelerdeyim çoğu kez bilmezlerdeyim.. Ne akarsın Fırat Fırat delice? Ne durulanırsın delice Dicle Dicle kendince? Nice menderesler doyururken Kollarıyla seni Neden kavuşturamazsın beni Fırat’a Dicle’ye kendince? Hep Soğuğa mı yatar Aras Kışa kıyamet satarken? Hep donanmadan uzak mı akar öyle Karasu karası ile Karalara yatarken… Neden ulaşmaz kollarımız Van’a? Es geçişlerinizde o güzelim Göl madenselleşir. Vazgeçtim hepinizden, bende bulanımsal duruşlar sağanak sağanak.. İnanmıyorsanız bakın Kara Gözlerim, esmerlerim karardılar karanlıklarda.. Çarem timar ederek yüreğimi aşmaya çalışırım dar yerleri. İsteğim, okyanuslara dönüşsünler ötekileri.. |