0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
25
Okunma
ÇEKTİM KENARA KENDİMİ
Engin boyutlarını yitirirken mekânlar
Sessizliğini bozmalı odaların kutsallığını sorgulayarak,
Başka karanlıklara evrilince geceler
Bağımsız olmalıyım vicdandan
Alışkanlıklardan
Gevezelik eden bilinçaltı budalalardan
En hızlısından atlayarak..
En derin düşüncelerim titrek titrek
Yavaştan yavaştan
Benden yana atlayarak..
Var sayıyorum önümde koca bir sahne,
Sahneden büyüklü küçüklü figüranlar oynatarak.
Benden yana bedenler
Duvarlara koca koca gölge
Önümdekiler arkamdakiler cüce cüce gölge
Pencereler sıkı sıkı kapalı görüntüsünde hapsoluyor şehrim,
Simetrisinin sızmasını istedim pencereden odama,
Odam boş değil, ben ve cüce gölge,
Gülümsemeler eriyip yok oluyor yüzümde,
Don yağında eriyip çöken bir mumun
Daha da yanmaya heveslenmesinin son direnci
Ve hala onca aydınlıkta karanlıktan hoşlanan şehrim..
Mutluluk yok
Mutluluk bir maske olsa bile
Takmaya heveslenmeyen yüzlerle
Ben yaşama hevesindeyim.
Kimlerin kapasını çalayım
Böyle tek başına cesaretlenip
Mutluluk maskesine kimleri heveslendireyim.
Ey garipsenen yavşaklık!
Çelik ipliklerle gerili gözlerim,
Yatağım sert, bozuk bir mezar taşı
Radyolar bitik telefonlar müzik kutusu
Konuşmalar elektronik
Dalga dalga siyaset kutusu
Dalga dalga çarpıp duruyor odamın boş duvarlarına.
Aldatılmışlığı suskunlukla
İş birliği yapmış siyaset kutusu.
Gel-gitler denizleri kabartmayı bıraktı
Aldatıcı bozuk sesler dalga dalga elektronik kutularda.
Gözlerim açık
Sabahlar kapalı entrikalar kutusu.
Sonu gelmeyecek devamı,
“Oyna yavrum oyna!” havasında.
Kazanç adına kapkara oyunlar dalga dalga.
Ben hala çocukluğumun o berrak derelerinde
Bütün benliğimle
Gömülü olduğumu biliyorum.
Ey gökyüzü!
Binlerce uçağı engelsizce uçurtan gökyüzü.
Neden gürlemiyorsun evlerimizin üstüne?
Neden yırtılmayacak simsiyah ve kalınca
Bir branda gibi kaplatıyorsun üstümüzü,
Gücümüzün yırtmayacağı kara bulutlarını.
Yeter!
Bölünelim ikiye senin sayende
Sıkışsın göğüsler
Debelensin bedenler
Patlasın jetlerin gümbürtüsü gibi yürekler.
Açığa çıksın bütün çığlıklar
Kenetlenmeyi bıraksın dişler
Ağızlar konuşmaya hazır olsunlar
Karanlık titresin dudaklarımızın karşısında.
Karanlıklar içsin
Yıllarca biriktirdiği zehri içsin.
Yeter! Yeter! Yeter!
Yağar yağmur fark etmezler.
Çöker kara bulutlar hissetmezler
Tıkamışlar kulaklarını acınırlar da acınırlar
Gün be gün her şeyle zehirlenirler
5.0
100% (2)