Yitik - 58“orası bizinen de sıkıntılı hak(i)kat valla” manalı manalı bakdılar “hayrola” Hasan Abe(y) “-yau, sizin; ağayın Ümmü Gırhasannara “beşşik-kertmesi” de(ği)l miydi, dedim “-abey o o(ğ)lan bireş aylakcı çıktı, serserinin öğnde ğedeni, emmisi olalak ben dahi ondan kesdim ümüdümü-mümüdümü bi ğünden bi ğüne; Allahın bi ğünü yengemin gapısına gelip de eller gibi “Allahın emri böyleykene böyle ortayere bi “hu” demedileri-ki, gızın yaşı geldi-geşdi, akrenneri, ondan güçcükler çoluk-çoca garışdı hemi de hunu eyi belle Irazca Yengem de Gara Bekirlere “verimker” şahsan bana öyle ğeldi bilmeyon ötesini . Hasan Abey kesdirdi atdı “-esgi köye “yeni adet” getirmesinner eğri-büğrü bedihalt etmesinner” “-ötüyon arayerde öyle bi şayia dolaşdı” “-ule o(ğ)lum bu işlere ne garışır garı ğısmı garının garışdığı işten töbe hayır beklemesinner Üseyin sen de gızın dayısı sayılı(r)sın öyle ya sen ne deyon bu durumnara.. ay aydın yol belli, her şey eşgere her şey apaçık gözüyün öğünde” . Üseyin Abey; “benim emmioğlu o(ğ)lan bobası netçede “yandan enişde” Gırcavır da bu işe bek müsama(ha) gösdertmez, hoş görmez; boş vermez senin annaca(ğı)n bek gabil etmez ırazı olmaz o ğızı oraya verdirtmez, gelin etdirtmez baya bildiğin cavırdır, gafası her boka çalışır baya bildiğin garnı dardır bana ğalı(r)sa; unutmaz-unutdurtmaz benden söylemesi illem de illem bi düşüncemesi, olmadık bi gurampası vardır” alın bi cızık; görü(r)sünüz bi . “-sen dut, gözünden bile sakın, benimse! bitecik o(ğ)lunun “beşşik-kertmesi” belle!, eviyin gelini, ehliyalın gözüynen bak ondan sonura gözüyün öğünde hemi bi gapı-ğonşuna, Allahın çobanına hemi de hazzetmediğin Gara Bekirlere Allahın işine bak, onnar bunu nası(l) ğöze alacak şaşdım galdım valla ! vay bee! üsdüne-üsdelik ağa ğızı çobana ha, dünkü gapınızın yanaşmasına ı-ııh, valla-talla olmaz, o gız oraya varamaz, sen delimi(si)n bizimo(ğ)lan yauu buna heş bi kimse, heş bi Alla(hı)n gulu bobam da Gırhasan da gayıl olmaz emme du(r) bakalım adı üsdünde Gırcavır ne deyyo bu işe annayalım dinneyelim durup bekleyelim bi meşveret edelim ya da gır eşşeğin aklını erdirelim . “-eyi de, alsın madem, bizim o(ğ)lan Gır döyüs; hemi almaycak, hemi de kimseye gayıl olmaycak bu hesap, o hesap; gızı olan; .! gelin etçek, o(ğ)lu olan gelin alcak, Yövmül Gıyametden beri bu bö(y)le epap!” “madem öyleye gel.. meseleme bu kendi aranızda halledin me(v)zuyu senin Alıya alıvı Ümmüyü hasöz yeğenin hemi de tarlalar ele ğetmesin” . “-yerden göğe gadak haklısın abey velev kii biiir Ümmü, benim Alı’dan böyük” “eee” “-iki! onnarı gardaş gibi bi avlıda böyütdük, Allah var.. gene de biz çalıya daş atdık, teklif etdik, yokladık, çalıya daş etdık yemin billah etdi, bizim Alı! Ümmüyü asla isdemeyyo almaycak” “-hemi de Irazca, oldum olası bizi kendine hiş münasip görmediy ki alçak! gapıları camları asla bizden yanna açılmadı bayramda seyranda ne kendi ne çoçkları dedemi ebemi file bayramlamaya ğelmez Irazca bize ğız-mız vermez!” ! “-öyle şey olur mu yau.. garı gısmının kesdiği tavık bile ölmezimiş.. varalım bi de biz “çalıya daş atalım”, bakalım.. bakalım Gırcavır ne deyyo bu işe, bi dinneyelim annayalım Gırpopaz senin öz be öz emmolun bacanak günahım gadak se(v)mesem de, nayeti beri başda da Ümmü; ıramatlı agayın gızı seninde el hasılı kelam.. bu işe bi hal çaresi bulmak bize galıyo, nayetinde!” |
Köy hayatını kendi nev-i şahsına münhasır bir dil ve edayla, çok güzel dile getiriyorsunuz..
Çok uzun soluklu bir şiir gibi gözüküyor...
ama şiir değil artık bir destan olmuş..
ve destan daha da devam edecek gibi görünüyor...
henüz nokta konmamış..
Mevlananın mesnevisini okuyan, Yunus Emre...
'' üstadım çok uzun olmuş, kısaca Allah dostu olacaksın, deseydin yeterdi'' demiş...
Ben size böyle demeyeceğim tabii..
Yüreğinizdeki bu rengarenk duygularla devam eden sabrınız sönmesin diyorum..
selam ve saygılar..