SILASI GURBET
Kaçıp da gelmişti yıllandıkça çoğalan yalnızlığından
Geceydi Zamansız bir düşten uyanmış gibi Durdu adam uçsuz çorağa Durdu gözleri kavuşmayı unutup kirpikleri Kandı kan revandı çağlamış Kızılırmak Sesini vedalara emanet etmiş Sırtında rüzgarda savrulan gölgesi Toprak dedi toprak Sürdükçe tırnaklarınla bereketle dolacak Ve toprak fısıldadı bir çiçeğin dudaklarından Duymadı bulutlardan başka kimse Bilmezdi kimse gözleriyle konuşanın dilini Duyulmaz ki Yüreği kanamayana sancının sesi Uzadı zaman Rüzgar türküler söyledi ıslık ıslık Ağıtlar da vardı dağlardan gelen Ve ovalardan akıyordu Kavgalara ses olmuş ezgiler Sazların tınısı çalmıştı ırmakların şırıltısını Sonra kurumuş kangallar Karıştı saman sarısına Oturunca bir keder Ta göğsünün ortasına Döküldü ne varsa sırtında kambur Ne varsa yüreğinde yalnızlığa dair Ne varsa yaşanmamış ve mağrur Dedim ya geceydi Gökte bir öbek ay ışığı Uzakta bir köyde köpek sesleri Baktı adam bakmaya doymadan Baktı adam baktıkça yanarak Baktı adam baktıkça ağlayarak Belli yıldızları silmiş bu gece keder Dolunaydı pusluydu Bulutlar ağlamamış Çığlığınca doluydu Çöktü adam sılam dediği toprağa Döküp de gurbetini esen şu rüzgarlara Ellerinde toprak ellerinde yangı Alnında babasının teri Anasının hamur kokusu Sevdiğinin kınalı ellerinde dokunmuş halı Ceplerinde mezar toprağı Geçmedi hasreti belki Ama gelip oturdu yüreğine Doğduğu toprakların yabanlığı Kırılırken sıkıştığı şehirlerin parmaklığı Ölmüşlerdi bu toprağa Bereket olacak yıla Tutkundular bayrağa Tuttu yoksul çocukluk yılları ellerini Anlatırken denizleri o mavi dalgaları Sararmış salınan buğdayları gösterirdi öğretmen Tozlu toprak yollar bulduğunda asfaltı Bir bir sönmüştü bacalardan duman Bir bir satılmıştı tarlalar Bir bir çaldırırken masumiyetini insanlar Durdu adam Geceydi Uzamıştı zaman Varmıştı Ulaşmış Bulmamıştı sılayı Geceydi bulunmazdı kaybettikleri Bulutlar aydan utangaçtı Soluk kandiller gibiyken yıldızlar Soğuk bir nehir aktı dağlardan Kim bilir erimiş tunç belki Yanağına süzülen damlalar Toprakta özlem Sevda kuşanmıştı rüzgar Hasretle beslenmiş sevda kokuyordu dağ taş Kanatlanırken bahar usulca can hıraş AHMET GÖÇER |
Emeğine yüreğine sağlık
________________________________Selamlar