Gecenin koynunda düşer dünya...
Doğuma çeyrek kala ölüme var daha
ulema kuşların indiği geceden doğar her ölüm zamansızlık kavramı son bulmaz lacivert kanadında hayatın varlık dünyevi bir geçiş olur göz mahzeninde uçurtma ipleri salınır isimsiz cüceye aşk dokur kare ahenginde Kimine bülbüldür yastığı kimine elemdir her köşesi düşlerinin motif sancısında dökülür kehribar yaşları zühre yıldızına yakındır inandığı kimine baş aşağı beklemektir verilen eza hisler aynasından geçerken bin parçadır anlam yüklü bulutlar orada çarmıha gerer avuç içi acının yağmurlarını istemsiz dökülür duygu sağanağı parmak uçlarına aforoz fırtınalar biçer her döngünün sayfasına isimsiz mevsimlerin geçiş arası sancılarında savaş halinde tutuşur zaman tutuşur an... |