7
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
702
Okunma
Görmez misin,
Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor?
Dileseydi onu elbette hareketsiz kılardı.
Sonra biz,
güneşi gölgenin varlığına bir delil yaptık. (1)
Sonra güneşin yükselmesiyle
onu yavaş yavaş kendimize doğru çekip
ortadan kaldırırız. (2)
Sizin için geceyi bir örtü,
uykuyu bir dinlenme,
gündüzü de yeniden hayata uyanıp çalışmak üzere
yeryüzünde dağılma vakti kılan
O’dur. (3)
Rüzgârları
rahmetinin önünde müjdeleyici olarak gönderen de
O’dur.
Biz,
gökyüzünden tertemiz bir su indiririz. (4)
Rasûlüm! De ki:
“Düşünün bakalım,
eğer Allah kıyâmet gününe kadar
geceyi üzerinizde aralıksız devam ettirse,
Allah’ın dışında,
size ışık getirebilecek bir ilâh kimdir?
Hâlâ gerçeğe kulak vermeyecek misiniz?” (5)
De ki:
“Düşünün bakalım,
eğer Allah kıyâmet gününe kadar
gündüzü üzerinizde fâsılasız devam ettirse,
Allah’ın dışında,
size içinde istirahat edeceğiniz geceyi getirecek
bir ilâh kimdir?
Hâlâ gerçeği görmeyecek misiniz?” (6)
Kullarına olan merhametinden ötürü
Allah,
sizin için geceyi ve gündüzü yarattı ki,
geceleyin sükûnete erip dinlenesiniz,
gündüzün de
O’nun lutfundan
rızkınızı arayıp şükredesiniz. (7)
O’nun varlığının delillerinden biri de,
rüzgârları müjdeciler olarak göndermesidir.
Böylece size rahmetini tattırır,
gemiler O’nun koyduğu ilâhî kanunlara göre
akıp gider
ve bu vesileyle siz de
O’nun lutfundan rızkınızı ararsınız.
Umulur ki,
bütün bu nimetlere şükredersiniz. (8)
Görmez misiniz ki
Allah,
göklerde ne var
yerde ne varsa hepsini
hizmetinize vermiş olup,
açık ve gizli,
maddî-mânevî tüm nimetlerini
üzerinize yağmur gibi yağdırmaktadır?
Buna rağmen öyle insanlar var ki,
ne doğru bir bilgiye,
ne yol gösterici bir rehbere,
ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın
Allah hakkında tartışıp durur. (9)
Hiç görüp düşünmezler mi ki,
biz suyu kupkuru topraklara gönderiyoruz da,
onunla hem hayvanlarının
hem de kendilerinin
yiyecekleri ekinler çıkarıyoruz.
Hâlâ
gözlerini açıp gerçeği görmeyecekler mi? (10)
Ölü toprak, onlara
Allah’ın sonsuz kudretini
ve yeniden dirilişi ispatlayan muhteşem bir delildir.
Şöyle ki,
her bahar biz o toprağa hayat veriyor
ve oradan canlıların yiyip beslendikleri
çeşit çeşit ekinler,
ürünler çıkarıyoruz. (11)
Yine o yerde hurma bahçeleri,
üzüm bağları
var ediyor;
oradan pınarlar,
gözeler fışkırtıyoruz. (12)
Görmezler mi ki,
bizzat ellerimizin yaptıklarından
onlar için nice hayvanlar yarattık?
Kendileri de bu hayvanlara
kolayca sahip olmakta
ve onları diledikleri gibi kullanabilmektedirler (13)
Biz bunları
emirlerine boyun eğdirdik;
bir kısmına binerler,
bir kısmından da yerler.
Bu hayvanlarda onlar için
nice faydalar
ve içecekleri sütler vardır.
Hâlâ şükretmeyecekler mi? (15)
Geceyi huzur içinde dinlenmeniz için
sessiz ve karanlık;
gündüzü de çalışabilmeniz için
aydınlık kılan
Allah’tır.
Gerçekten Allah
insanlara karşı
pek büyük lutuf sahibidir;
ne var ki insanların çoğu
şükretmez. (16)
O Allah ki,
yeryüzünü sizin için
yaşamaya müsait bir mekan,
göğü de emniyet kalkanı gibi
bir kubbe yaptı.
Size sûret verdi,
sûretlerinizi de en güzel şekle koydu.
Sizi temiz ve helâl nimetlerle
rızıklandırdı.
İşte
Rabbiniz olan Allah budur.
Âlemlerin Rabbi olan Allah
yüceler yücesidir,
bütün nimet, feyiz ve bereketlerin kaynağıdır.(17)
Bir kısmına binesiniz,
bir kısmının etinden de yiyesiniz diye
hayvanları sizin için var eden
Allah’tır (18)
Onlarda
sizin için daha nice menfaatler vardır.
Gönüllerinizdeki bir arzuya
onlara binerek ulaşırsınız.
Hem onlara
hem de gemilere biner,
yüklerinizi taşırsınız. (19)
O Allah ki,
yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı;
gideceğiniz yere şaşmadan
varasınız diye
orada sizin için yollar, geçitler
ve türlü türlü ulaşım imkânları var etti. (20)
Gökten suyu
belli bir ölçüye göre indiren de
O’dur.
Biz onunla ölü bir beldeye
yeniden hayat veririz.
İşte siz de,
bitkilerin her bahar yeniden dirilmesi gibi
diriltilip kabirlerden çıkarılacaksınız. (21)
Bütün varlık türlerini
çift çift yaratan,
sizin için
gemilerden ve hayvanlardan
bineceğiniz şeyler var eden de
O’dur. (22)
O Allah ki,
içinde gemiler
O’nun koyduğu kanunlara göre akıp gitsin
ve siz de
O’nun lutfundan
nasibinizi arayasınız diye
denizleri sizin hizmetinize verdi.
Umulur ki şükredersiniz. (23)
Ayrıca O,
göklerde ve yerde ne varsa hepsini
kendi tarafından bir lutuf olarak
sizin hizmetinize verdi.
Bütün bunlarda düşünen bir toplum için
elbette nice dersler ve ibretler vardır. (24)
Peki onlar,
üzerlerinde yükselip giden göğü
nasıl mükemmel bir nizam içinde binâ ettiğimize,
onu yıldızlarla nasıl süslediğimize
ve onda en küçük bir çatlağın,
kusur ve düzensizliğin olmadığına
ibretle bakmazlar mı? (25)
Biz
gökten bereketli bir su indirmekte,
onunla meyve dolu bağlar bahçeler,
tahıl ürünü olarak
biçilecek taneler bitirmekteyiz. (26)
Biz ona sizden daha yakınızdır,
fakat siz göremezsiniz. (27)
İnsan,
yediği yiyecekleri
Allah’ın nasıl yaratmakta olduğunu
bir düşünsün! (28)
Biz
yağmuru şarıl şarıl akıtıyoruz. (29)
Sonra toprağı uygun şekilde yarıyoruz. (30)
Böylece orada yetiştiriyoruz ekinler, dâneler, (31)
1) Furkan / 45. Ayet 2) Furkan / 46. Ayet 3) Furkan / 47. Ayet
4) Furkan / 48. Ayet 5) Kasas / 71. Ayet 6) Kasas / 72. Ayet
7) Kasas / 73. Ayet 8) Rûm / 46. Ayet 9) Lokman / 20. Ayet
10) Secde / 27. Ayet 11) Yâsin / 33. Ayet 12) Yâsin / 34. Ayet
13) Yâsin / 71. Ayet 14) Yâsin / 72. Ayet 15) Yâsin / 73. Ayet
16) Mü’min / 61. Ayet 17) Mü’min / 64. Ayet 18) Mü’min / 79. Ayet
19) Mü’min / 80. Ayet 20) Zuhruf / 10. Ayet 21) Zuhruf / 11. Ayet
22) Zuhruf / 12. Ayet 23) Câsiye / 12. Ayet 24) Câsiye / 13. Ayet
25) Kaf / 6. Ayet 26) Kaf / 9. Ayet 27) Vâkıa / 85. Ayet
28) Abese / 24. Ayet 29) Abese / 25. Ayet 30) Abese / 26. Ayet
31) Abese / 27. Ayet