10
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
641
Okunma
O Rabbiniz,
sizin için yeryüzünü bir döşek,
göğü de bir binâ yaptı.
Gökten yağmur indirip
onunla size rızık olarak çeşitli meyveler,
ürünler çıkardı.
O halde,
siz de gerçeği bile bile
Allah’a ortak koşmayın! (1)
Rasûlüm!
Eğer üzerinde Allah’ın lutuf ve merhameti olmasaydı,
onlardan bir grup vereceğin hükümde
seni bile
adâletten saptırmaya kesinlikle yeltenmişti.
Fakat onlar,
başkasını değil ancak kendilerini saptırırlar
ve sana da hiçbir zarar veremezler.
Çünkü Allah,
sana kitabı ve hikmeti indirmekte
ve sana bilmediğin şeyleri öğretmektedir.
Allah’ın sana olan lutfu
gerçekten çok büyüktür. (6)
Münafıklar,
sizinle ilgili olup bitenleri çok yakından izler
ve devamlı olarak havayı yoklarlar:
Şayet Allah size
bir zafer lutfederse:
“Biz de sizinle beraber değil miydik?” derler.
Eğer kâfirlerin zaferden bir payı olursa,
o zaman da onlara yaklaşmak için:
“Biz size yardım ederek
gâlibiyetinizi temin etmedik mi?
Mü’minlerden gelecek felaketlere karşı
sizi korumadık mı?” derler.
Allah, kıyâmet günü
aranızda hükmünü verecektir.
Allah, mü’minler aleyhinde kâfirlere,
kalıcı bir gâlibiyet için
kesinlikle fırsat tanımayacaktır. (7)
Münafıklar, kendilerince güyâ
Allah’ı aldatmaya çalışıyorlar.
Oysa Allah,
onların hilelerini sürekli kendi başlarına çeviriyor.
Onlar namaza kalktıklarında
tembel tembel kalkarlar,
insanlara gösteriş yaparlar
ve Allah’ı da
pek az hatırlarına getirirler. (8)
Gerçek şu ki,
sağmal hayvanlarda da sizin için
büyük bir ibret bulunmaktadır.
Nitekim, onların karınlarında
fışkı ile kan arasından çıkardığımız,
içenlerin boğazından kolayca geçen,
lekelerden arınmış
temiz bir sütle sizi besliyoruz. (9)
Hurma ağaçlarının
ve üzüm asmalarının meyvelerinden
hem sarhoşluk veren bir içki
hem de güzel bir rızık elde edersiniz.
Şüphesiz ki bunda
aklını kullanan bir toplum için
kesin bir delil vardır. (10)
Rabbin bal arısına şöyle vahyetti:
“Dağlarda, ağaçlarda
ve insanların kurdukları çardaklarda
kendine göz göz kovan edin.” (11)
“Sonra her türlü meyveden ye de,
bal yapmak üzere
Rabbinin sana takip etmen için belirlediği yolları
tam bir inkıyatla tut!”
Onların karınlarından
çeşitli renklerde bir şerbet çıkar ki
onda insanlara şifa vardır.
Şüphesiz bunda,
sistemli bir şekilde düşünen kimseler için
kesin bir delil ve ibret vardır. (12)
Allah,
rızık konusunda bazınızı
bazınızdan üstün kıldı.
Ama kendilerine daha fazla rızık verilenler,
sahip oldukları rızıktan
ellerinin altında bulunan köle ve hizmetçilere
kendileriyle eşit seviyede olacakları ölçüde vermezler.
Hal böyleyken,
nasıl oluyor da üzerlerinde bulunan
Allah’ın bunca nimetini
ve hakkını
bile bile inkâr ediyorlar? (13)
Allah sizin için
kendi cinsinizden eşler yarattı;
eşlerinizden de size evlatlar ve torunlar verdi.
Sizi temiz ve hoş nimetlerle rızıklandırdı.
Buna rağmen bazıları,
asılsız şeylere inanıp,
Allah’ın bunca nimetine karşı
nankörlük mü ediyorlar? (14)
Allah sizi
annelerinizin karnından
hiçbir şey bilmez halde çıkardı;
size işitme özelliği, gözler
ve gönüller verdi.
Umulur ki şükredersiniz. (15)
Allah yarattığı şeylerden sizin için
gölgeler yaptı
ve kimi dağlarda sizin için
barınaklar meydana getirdi.
Sizi sıcaktan ve soğuktan koruyacak elbiseler
ve savaşta sizi düşmandan koruyacak
zırhlar var etti.
Allah,
size olan nimetini böylece tamamlıyor ki,
tam bir teslimiyetle
O’na yönelip itaat edesiniz. (16)
İnsan,
hakkında hayırlı olacak şeyler için
dua ettiği gibi
şer olacak şeyler için de
dua eder.
Çünkü insan, çok acelecidir. (17)
Biz dünyayı isteyenlere de,
âhireti isteyenlere de
Rabbinin nimetlerinden bol bol veririz.
Çünkü Rabbinin nimetleri
kimseden esirgenmiş değildir. (18)
İnsanları dünyada çeşitli yönlerden
birbirlerine nasıl üstün kıldığımıza
bir baksana!
Ama âhirette
sahip olunacak dereceler ve üstünlükler
elbette daha büyük olacaktır. (19)
Rabbiniz O’dur ki,
lutf u kereminden nasibinizi arayasınız diye
sizin için denizde gemileri
kolaylıkla akıtıp yüzdürür.
Gerçekten O,
size karşı çok merhametlidir. (20)
Gerçekten biz Âdemoğullarını şerefli kıldık,
onlara karada ve denizde
kendilerini taşıyacak vasıtalar lutfettik,
onları
temiz ve hoş nimetlerle rızıklandırdık
ve onları
yarattığımız varlıkların bir çoğundan
üstün kıldık (21)
“Yeryüzünü size döşek yapan,
orada sizin için yollar ve geçitler açan,
gökten yağmur yağdırıp su indiren yine
O’dur.”
İşte biz o suyla
türlü türlü bitkilerden
çift çift bitiriyoruz. (22)
O bitkilerden
hem siz yiyin,
hem de hayvanlarınızı otlatın.
Şüphesiz bunda akıl sahipleri için
nice dersler,
nice deliller vardır. (23)
Görmedin mi Allah,
gökyüzünden bir su indirir de
yeryüzü onunla yemyeşil hâle gelir.
Şüphesiz Allah,
en derin, en görünmez şeylere nüfûz edip
lutufta bulunandır;
her şeyi
en mükemmel şekilde bilendir. (24)
Görmedin mi Allah,
yeryüzünde olan her şeyi
ve denizde emriyle akıp giden gemiyi
sizin emrinize verdi.
Kendi izni olmadan
yerin üzerine düşmesin diye
göğü de O tutmaktadır.
Şüphesiz Allah
insanlara çok şefkatlidir,
çok merhametlidir.(25)
Size hayat veren Allah’tır.
Sonra sizi öldürecek,
daha sonra sizi tekrar diriltecek olan da
O’dur.
Ama insan, gerçekten pek nankördür. (26)
Gökten belli bir ölçüye göre su indirip,
onu yeryüzünde tuttuk
ve yeraltında depoladık.
Unutmayın ki, bizim onu yok etmeye de
elbette gücümüz yeter. (27)
Ayrıca,
gerek o hayvanlara,
gerekse gemilere binerek
ulaşımınızı sağlarsınız.(28)
Hastalık, körlük, topallık gibi
bir mazereti bulunmaksızın
savaştan geri kalıp evde oturan mü’minlerle,
mallarıyla canlarıyla
Allah yolunda savaşanlar
elbette bir değildir.
Allah,
mallarıyla canlarıyla savaşanları,
herhangi bir sebeple
savaştan geri kalan kimselerden
derece itibariyle daha üstün tutmuştur.
Gerçi Allah,
her birine varılacak
en güzel yurt olan cenneti va‘detmektedir.
Yine de Allah,
cihâd edenleri,
pek büyük bir mükâfatla,
mücâdeleden kaçıp oturanlara üstün kılmıştır.(2)
Melekler,
dininin emirlerini yerine getirmeyerek
kendilerine yazık ederken canlarını aldıkları kimselere:
“Sizler ne işle meşguldünüz?” diye sorarlar.
Onlar:
“Biz düşman yurdunda
dinimizi yaşamaktan âciz bırakılmış,
gerçekten zayıf kimselerdik” derler.
Melekler de onlara:
“Allah’ın arzı geniş değil miydi?
Orada uygun bir yere
hicret etseydiniz ya!” derler.
Onların varacağı yer cehennemdir.
Orası, son durak olarak
ne fenâ bir yerdir. (3)
Ancak
hiçbir çareye gücü yetmeyen
ve hicret için bir yol bulamayan
gerçekten âciz ve zayıf erkekler, kadınlar
ve çocuklar bunun dışındadır. (4)
Allah’ın bunları affedeceği umulur.
Allah çok affedici,
çok bağışlayıcıdır. (5)
Ey iman edenler!
Şeytanın adımlarına uymayın.
Kim şeytanın adımlarına uyarsa,
bilin ki o,
ısrarla hayâsızlığı,
çirkin ve kötü işleri yapmayı emreder.
Eğer üzerinizde
Allah’ın lutfu ve merhameti olmasaydı,
sizden hiç kimse ebediyen temize çıkamazdı.
Ancak
Allah dilediği kullarını temize çıkarır.
Allah her şeyi hakkiyle işiten,
hakkiyle bilendir. (29)
1) Bakara / 22. Ayet 2) Nisâ / 95. Ayet 3) Nisâ / 97. Ayet
4) Nisâ / 98. Ayet 5) Nisâ / 99. Ayet 6) Nisâ / 113. Ayet
7) Nisâ / 141. Ayet 8) Nisâ / 142. Ayet 9) Nahl / 66. Ayet
10) Nahl / 67. Ayet 11) Nahl / 68. Ayet 12) Nahl / 69. Ayet
13) Nahl / 71. Ayet 14) Nahl / 72. Ayet 15) Nahl / 78. Ayet
16) Nahl / 81. Ayet 17) İsrâ / 11. Ayet 18) İsrâ / 20. Ayet
19) İsrâ / 66. Ayet 20) İsrâ / 70. Ayet 21) Tâ-Hâ / 53. Ayet
22) Tâ-Hâ / 54. Ayet 23) Hac / 63. Ayet 24) Hac / 65. Ayet
25) Hac / 66. Ayet 26) Mü’minûn / 18. Ayet 27) Mü’minûn / 22. Ayet
28) Nûr / 21. Ayet