6
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
766
Okunma
Peki onlar,
gökleri ve yeri yaratan Allah’ın,
kıyâmet gününde kendilerini
aynı şekilde yeniden yaratabilecek
güce sahip olduğunu
ve onlar için geleceğinde şüphe olmayan
bir ecel belirlediğini
görmüyorlar mı?
Ama zâlimler,
yine de inkârlarında diretmektedirler. (1)
Bütün bunlar gösteriyor ki,
Allah hakkın ta kendisidir;
hiç şüphesiz ölüleri O diriltecektir
ve O her şeye hakkiyle güç yetirendir. (2)
Kendilerine karşı
savaş açılan müslümanlara,
zulme uğradıkları için
savaş izni verilmiştir.
Allah’ın,
onlara yardım edip
zafer bahşetmeye elbette gücü yeter. (3)
Gökten belli bir ölçüye göre
su indirip,
onu yeryüzünde tuttuk
ve yeraltında depoladık.
Unutmayın ki,
bizim onu yok etmeye de
elbette gücümüz yeter. (4)
Allah,
hareket eden her canlı varlığı
sudan yarattı.
Onlardan
bir kısmı
karnı üzerinde sürünür,
bir kısmı iki ayağı üstünde yürür,
bir kısmı da dört ayağı üstünde yürür…
Allah ne dilerse onu yaratır.
Şüphesiz Allah,
her şeye güç yetirendir. (5)
İnsanı sudan yaratıp,
onu soy ve evlilik bağlarıyla
büyük bir nesil hâline getiren de
O’dur.
Senin Rabbinin gücü her şeye yeter. (6)
De ki:
“Yeryüzünde gezip dolaşın da
Allah’ın varlıkları
ilk defa nasıl yarattığına ibretle bakın.
Allah,
kıyâmetten sonraki âhiret hayatını da
işte böyle yaratacaktır.
Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter. (7)
Sizi güçsüz bir halde yaratan,
güçsüzlükten sonra size kuvvet veren,
kuvvetli döneminizden sonra
sizi tekrar güçsüz
ve saçı başı ağarmış ihtiyar hâline getiren
Allah’tır.
O,
dilediğini yaratır.
Çünkü O,
her şeyi hakkiyle bilen
ve her şeye gücü yetendir. (8)
Bütün övgüler,
gökleri ve yeri
herhangi bir örneği olmaksızın
yoktan yaratan,
ikişer, üçer, dörder kanatlı melekleri
emirlerini yerlerine ileten elçiler yapan
Allah’a mahsustur!
O,
yaratmada dilediği ölçüde artırmaya gider
ve yaratıklarına dilediği kadar
fazla özellikler de verir.
Çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter. (9)
Rasûlüm!
Eğer seni yalanlıyorlarsa,
üzülüp ümitsizliğe kapılma!
Çünkü
senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı.
Bütün işler neticede varır Allah’a dayanır
ve O neye hükmederse
O olur. (10)
Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın,
insanlar ölüp yok olduktan sonra
onları aynı şekilde yaratmaya
gücü yetmez mi?
Elbette yeter!
Çünkü O,
her şeyi tam ve mükemmel bir şekilde yaratan,
her şeyi hakkiyle bilendir. (11)
Gerçek bu iken,
Allah’tan başka işlerini havale edecekleri
dostlar mı ediniyorlar?
Oysa
işlerin kendine havale edileceği gerçek dost,
asıl koruyucu yalnızca Allah’tır.
Ölüleri diriltecek olan da
O’dur.
O’nun her şeye gücü yeter. (12)
Yoksa onların
Allah’a koştukları ortaklar var da,
bunlar Allah’ın izin vermediği şeyleri
kendilerine din diye kabul ettirmek istiyorlar,
öyle mi?
Şâyet
Allah’ın azabı ertelemeye dâir sözü olmasaydı
aralarında çoktan hüküm verilir,
işleri bitirilirdi.
Hiç şüphesiz zâlimleri,
can yakıcı bir azap beklemektedir. (13)
Yahut erkekli, kızlı,
ikisinden de verir.
Dilediğini de kısır bırakır.
Şüphesiz O,
her şeyi hakkiyle bilen,
her şeye gücü yetendir. (14)
Peki onlar,
gökleri ve yeri yoktan yaratan,
onları yaratırken asla yorulmayan
ve hiçbir zayıflık göstermeyen
Allah’ın,
ölüleri yeniden diriltmeye
gücü yeteceğini
hâlâ anlamadılar mı?
Evet,
gerçekten O’nun her şeye gücü yeter. (15)
Henüz elde edemediğiniz
daha nice ganimetler
ve nimetler var ki,
Allah
onları ilmi ve kudretiyle kuşatmış
ve bunları size vereceğini takdir buyurmuştur.
Allah,
her şeye hakkiyle güç yetirendir. (16)
Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti
ve hâkimiyeti
yalnızca O’nundur.
O,
diriltir ve öldürür.
O’nun her şeye gücü yeter. (17)
Allah’ın savaşsız olarak onlardan alıp
Peygamberi’ne ganimet olarak verdiği
mallara gelince,
siz o malları elde etmek için
ne at koşturdunuz,
ne de deve!
Fakat Allah
peygamberlerini
dilediği kimselerin üzerine gönderir de,
zâlimlerin kalplerine korku salarak
savaşa gerek kalmadan
onları yenilgiye uğratır.
Allah’ın her şeye gücü yeter. (18)
Yedi göğü
ve yerden de bir o kadarını yaratan
Allah’tır.
Kâinatın işleyişi
ve varlıkların hayatlarıyla ilgili ilâhî buyruklar
bunlar arasında iner durur ki,
böylece
Allah’ın her şey üzerinde
mutlak kudret sahibi olduğunu
ve yine Allah’ın ilmiyle de
her şeyi kuşattığını bilesiniz. (19)
Ey iman edenler!
İçten ve samimi bir tevbe ile
Allah’a yönelin.
Umulur ki Rabbiniz
günahlarınızı örter
ve sizi
içinde ırmaklar akan cennetlere yerleştirir.
O gün Allah
Peygamber’i ve onunla beraberindeki mü’minleri
utandırmayacak,
hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Onların nurları
önlerinde ve sağlarında koşturup
yollarını aydınlatır.
Onlar da:
“Rabbimiz!
Nûrumuzu tamamla
ve bizi bağışla!
Şüphesiz senin her şeye gücün yeter!” diye
dua ederler. (20)
Kâinatın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti
elinde bulunan Allah
yüceler yücesi,
bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır.
O’nun her şeye gücü yeter. (21)
Evet!
Hem de özel çizgileriyle birlikte
parmak uçlarına varıncaya kadar
bizim onu yeniden yaratıp düzenlemeye
gücümüz yeter. (22)
Peki,
bütün bunları yapan Allah’ın,
ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? (23)
Biz,
insanın yaratılışını
işte böyle gerçekleştirdik.
Ne mükemmeldir
bizim bir şeyi gerçekleştirme kudretimiz! (24)
Elbette
insanı yoktan var eden
Allah’ın,
onu
yeniden hayata döndürmeye de
gücü yeter. (24)
1) İsrâ / 99. Ayet 2) Hac / 6. Ayet 3) Hac / 39. Ayet
4) Mü’minûn / 18. Ayet 5) Nûr / 45. Ayet 6) Furkan / 54. Ayet
7) Ankebût / 20. Ayet 8) Rûm / 54. Ayet 9) Fâtır / 1. Ayet
10) Fâtır / 4. Ayet 11) Yâsin / 81. Ayet 12) Şûrâ / 9. Ayet
13) Şûrâ / 21. Ayet 14) Şûrâ / 50. Ayet 15) Ahkaf / 33. Ayet
16) Fetih / 21. Ayet 17) Hadid / 2. Ayet 18) Haşr / 6. Ayet
19) Talâk / 12. Ayet 20) Tahrim / 8. Ayet 21) Mülk / 1. Ayet
22) Kıyamet / 4. Ayet 23) Kıyamet / 40. Ayet 24) Mürselât / 23. Ayet
25) Târık / 8. Ayet