Şimdi değil...
Durun diyorum size
bastığınız toprak değil gönül hanemdir vurulmadıkça susmadıkça dünya isyan kokmayacak ellerim vatanınıza düşmeyecek yüreğim kendimleyim ve ne çok sizle azat kuşlarını göğe uçuralı ve dönmeyeli çok oldu çok oldu göğe keman çalmayalı yerle gök arası adımları saymayı bırakalı çok oldu ne çok şey oldu bu fırtınada bir bilseniz yada bilmeyin... ayin seanslarımın adının siz olduğunu öldürüp mum alevinde dirilmenizi beklediğimi yanan ateşte yalın ayak size koştuğumu ki unuttum prangalı olan ayaklarımı sonrası malum işte yandı yüreğim ateşlerde dünya hala kurşunlanmadı susmadı da medcezir gemileriniz de yanaşmadı limana son perde çekilmedi göğün yüzüne toprağın göğsüne düşmedi henüz cemreler isyan kokmayacak ellerim Şimdi değil... en ağır gece kusmadan kıyamet son basamağını çıkmadan son çığlık boğulmadan konuşmayacak asi yanım ıstırap kuşlarını yastığımda boğdum doğrudur ucu yanık baharları yaktığımda doğrudur yüreğime kazdığım kuyuya kendimi ittiğim de doğrudur kendi katilimin sanığı olduğum da doğrudur ecelle yürek yüreğe dans ettiğim de doğrudur birbirinin aynısı olan yüzleri görüp kendime kaçtığımda doğrudur bir köşede sessizce yaramı sardığım ama kanatanları asla unutmadığımda doğrudur ilişmesin kimse susuzluğuma susmalarıma yalnızlığa yüz sürmüşlüğüm var benim yedi kat yerde yedi kat gökte hercai kanatlarımı kıralı uçmayı unutalı bin asır oldu şimdi yağmanın sırası değil bulut bir umut istemiyorum çekil başucumdan içime gömdüklerimi yeşertemem artık... Sizler ah sizler sizlerden uzak kimsesizler mezarlığına gömün beni ... |