KİMSEYE SORMA BENİ...
KİMSEYE SORMA BENİ…
Ayrılalım demiştin, suçu bulup kaderde, Karşılaşırız belki, umulmadık bir yerde, Bir günün batımında, yahut da bir seherde, Acıyan gözle bakıp, bir daha vurma beni... Hatırlar mısın bilmem, terk ettiğin sokağı? Elimde soldurmuştun, gonca gülü, yaprağı. Taşla örülü sana, şu gönlümün toprağı, Şimdi döndüm diyerek, yalanla yorma beni… Eşe, dosta sormuşsun, nerededir, ne halde? Viran oldu bağlarım, ne gül kaldı, ne bahçe, Yıkıldı gönül tahtım, gülüşlerim hep sahte, Gelme yakın semtime, kimseye sorma beni… Cihanda yok diyordun, sevdamızın emsali, Garip gönlüm aldandı, gerçek sandı masalı, Ahımla alev aldım, Aşık Kerem misali, Savurdun küllerimi, yandırdın korda beni… Sen gideli ellerim, işe güce varmıyor, Dost bildiğim el oldu, hatır gönül sormuyor. Başta alıcı kuşlar, aman dahi vermiyor, Paraladın sinemi, pay ettin kurda beni… Ayrılığın gönlümde, geçmiş zaman yarası, Soldu sevdanın izi, silindi hatırası. Ne beklerim yolunu, ne dönmenin sırası, Derman bende diyerek, dertlere sarma beni… Giderken demiştin ya, davul dengi dengine, Bir kez dönüp bakmadın, kandın dünya rengine. Taştı gönül gözyaşım, sığamadı bendine, Terk ettirdin köyümü, el ettin, yurda beni… Hayallerimiz vardı, yarınlar üzerine, Yenildi umutlarım, dünyanın düzenine. Zincirledim sevdanı, gönlümün mahzenine, Yasakladım kendime, kurşun mühürle seni… 05/07/2020 Muhittin KOÇ |