Bir kent ağlıyor
Suçsuz olduğumu bilsem de
Affetmem asla Sana bağlanmış kalbimi Denkliğini yitirmiş gönlüm Adına söz almış bulunuyorum Aşk denen illetten Yılların kederi sinmiş yüzüme Kabuk bağlamış yaralarımda geçmişin ayak izleri Sayende mazi perest hayallerin Umutsuz müdavimi oluyorum Sen giderken Kanatlarım yoktu Düşemedim peşine Şahadet parmağım gök kubbeyi işaret ederken Her ezan sesini şahit tuttum hem aşkıma hem sana Ve ne kadar adanmış da olsa ömrüm Engel olamadım bir gidişin şiirini yazmaya Kalem kara kaderimi yazarken Söyle hangi sensiz geçen gecenin Söyle hangi sensiz geçen sabahın Rabbine seni sorup Avuç açmış, boyun eğmiş niyazda bulunan hallerim hatrına Söyle hangi duada seni bulacağım Kıyısından dönüyorum intiharların Yaşamaktan büyük azaplar çöküyor yüreğimin en derinine Ve bilsem de kötü gidişe hükümlü maziye dönük adımlarım Yine de o yolu yürümek istiyorum bazen Keşke bütün saatleri Sen gitmeden Ben bitmeden önceye kurup Daha sonra kırsaydın Seni seven gönlümü Oysa ki, Seninle yeni bir çığır açıp Güneşin ilk defa doğudan doğup Batı da söndüğünü görmüş Sevgiyle bağlanmak istemiştim hayata Ve niyetim ruhumun penceresine mutluluğun mavi perdesini asmaktı Taaa ki sen hoyrat bir esintiyle Yüzümün tüllerini yere indirene dek Yok olan umutlarımı, Kırılan kanatlarımı iyileştirip uçup, çok uzak diyarlara gitmek yerine Gri mevsimleri yuva bilmiş Kimliksiz kimsesiz garip bir kuş Sevdasını yok sayan bir kentin Aşk nahoşu manzarasında Aklını kaybetmiş Oturup yaralarını sevmiş yolcusuyum Ardın sıra Hüzün yağmurları yağarken tükenişime sebep bu şehrin caddelerine gözlerimden Diz çöktüğüm Islak kaldırımlar kadar cesur olamadı aşk Onlar bunca ağırlığımı taşırken çıkıp da şöyle karşıma boylu boyunca "Ağlama, sus ağlama" "hüzünlükent" diyemedi!. ~Ağlama~ #hüzünlükent |