mağrur dağlarbelleğinizi açın,azade edin anlatıma gelsin rüyalarınız mağrur dağlar,köklenin ışıklarınız tutkundur sunni karanlıklara ne oldu şua pınarlarınız maziniz ruhumda virana yorgun bir ateştir ruhum mazinizde anlayamiyorum... sayfaları harlı kitaplar şafakları tutsak günler anlatın ne oldu o şen yüzlü çocuklar kardelen örtüleri göçmen obaları ne oldu çavdar ekmeği kokan çocuk elleri ve/ süngü ucundaki bebek hikayeleri anlatın suskunluğumuz bir hastalıktır tanrının görmezden geldiği bir ölümdür... örenlerin ağzındaki haramiler "itaata"diş biliyor.. pınarların ağıt yakıyor zaid hikayelerine anlatın ölüm insan barınıyor mu yine ölüm kefenine sığınıyor mu ölüm renk körü mü hala mağrur dağlar kapan* dağları kartalların hala yüksekten uçar mı konuçlar hala poyraz doluyor mu rüyalarım artık doruklarınızdan yoksun ruhum o kadar virane.. ölümüm yurtsana bilse bağrınızı ah yurtsana bilse çocukluğumun toprağını unutamıyorum.. başımı koyduğum taş ilk yıldızlarımı kopardığım zirveler anakucağı gibi koştuğum koynun unutamiyorum... *zilan deresinin ağrı tarafında kalan irili-ufaklı dağ.. zana.. ../../.... |
başımı koyduğum taş
ilk yıldızlarımı kopardığım zirveler
anakucağı gibi koştuğum koynun
unutamiyorum...
cok etkilendim.... iyi ki sizi okuyorum.........
o zirveden buzlari savuruyordum.
sevgiler.