Zatürre Hayat
Zatürre Hayat
Şehrimin, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarından, yürüyorum Evime doğru Şefkatle sarılmış kollar gibi, çevrili Şehrin duvarlarında, gölgem bir koluma girmiş, bu gene çok içmiş diye dedikodular yapıyor kulağımda Saat olmuş akşamın, ne akşamı sabahın bilmem kaçı Gözlerimin maviliği kadar çakır olmuş kafam Ayaklarım, bacaklarıma tutunmuş zor yürüyor Ah şu ayaklarım, onlar ezbere bilir, birahaneden eve giden tüm kestirme yolları Ayağımdaki kösele ayakkabıların çıkardığı tak tuk sesleri, yanımdan geçen faytonların, atlarındaki nallarına eşlik ediyor Tak tuk tuk tak Hadi bakalım, kim kazanacak Sigaram, dudağım kenarında, ucundaki kısık ateşi, kılavuzu bu yolların İçime çeksen, çekemem, atsam yere, kıyamam Fabrikaların dumanları gibi, tütüyor, gözlük camlarımın önünde Yağmur mu yağdı? Yoksa, yine ben ayılım diye bir kova su mu boca etti bu garson bozuntusu Yoksa, çok mu ağladım ben yine Şu ilerideki kalabalık ta neyin nesi Sarhoş olabilirim ama, biliniz ki her şeyi hatırlarım ben Neden Sakinliği bozulmuş bu sokağın böyle Hep geçerim buradan aynı saatte Asfalttan gelen bu sıcaklıkta neyin nesi kalabalığın içinde bir insan silsilesi Yaklaştım, baktım vee Hatırladım, Sabahleyin ıslak bir karton üzerinde, Yaşlı bir dede İnce kıyafetleri üzerinde üşümekten zatürreye yakalanmış tir tir titriyordu Hem de Yanından gelip geçen tüm gözlerin çaresizliğinde Bu o Oracığa öylece kapaklanmış , son nefesini verirken burnundan gelen bu hayata gözlerini kapamış Nereden geliyor bu ayrılık sıcaklığı diyorum bende, Daha soğumamış meğer vücudu, o yaşlı bedeninde Kahramanca cephede savaşırken ölen biri gibi Oda verdi hayata kendi emeğini Şimdi onca göz, başına üşümüş tepesinde bakıyor Akıllarda ise, düşünceler boş sandalyelere oturmayı reddetmiş Herkesin kafasında Ayakta kalmış düşünceler var şimdi Ölüye saygıda yok bu hergelelerde y Yaşarken bu dünya denen hapishanede Öldükten sonra, sıra insanların göz hapsinde Kimse bir şey yapmıyor, taş kesilmiş insan Hiçbir heykeltraş bu kadar gerçek bir ölüyü yontamaz |