Lâm
Burası son mekan, son kelam
Miad güneşinin gökleri seyredişi Kibir yükünü yüklendi enam Masiyet memurları, nazarladı nefisleri Sulh bozuldu, kılıçlar çıktı kınından Haberler tez duyuldu, nefeslere pusu kuruldu Nefesten çıkıldı, nefse uyuldu Burası Ahir Zaman! Gözler uyudu, burası zor mekan Güneşe sırtını döndü aciz Veli’ye deli denildi Bu kalp; kirli ve pis. Marifet toprağından nasipsiz Sefil ve habis bir çukura defnedildi İyilik üzre olan, iyilik üzre öldü Gayrısına hüzün çöktü, azap döküldü Müptedi gencin vechine vakit değdi Nefsini yenenden, siyah pıhtı söküldü Lâm! Esfele tövbe, mevâ’ya selam Mutlak güzergahını şaşanların Haddini, hududunu aşanların Haramlar ile uğraşanların durağına; iblis çöktü Semalar bağrından yıldızlar söktü Ateş olup yağdı gökler, nasipsizlerin üstüne Bir kapıdan aralık, mazlumlar gözüktü Lâm! Bu melam, kalbimizi büktü Uyuyanlar, uyanın! Halık’tan gelen Nebi uyardı Bir yol var ki, Hakk’tan Gayrı bütün yollar zarardır. Burası son mekan, son kelam Lâm! Bizi Hakk bâb’ına vardır |