1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
410
Okunma
SILA TOPRAĞIN
Senden ayrılalı yirmi yıl oldu
Hasret yumağında çile toprağın
Şu yaban ellerde gençliğim soldu
Sürgün etti gurbe ele toprağın
Varıp da kalenin burcuna çıksam
Mızrabımı vurup türküler yaksam
Aya kucak açmış dağlara baksam
Gözümde tütüyor sıla toprağın
Dulkadiroğlu’nda koca konaklar
Sarayaltı’ndaki taştan yunaklar
Seksenlerde kaldı tatlı hanekler
Destan idi dilden dile toprağın
Kerpiç evlerinin tarih kokusu
Kalmadı kimsede bulgur sokusu
Baharda her rengin vardır dokusu
Gülzâr olur nice güle toprağın
Güle varan gülşen yolları gibi
Babamın şefkatli kolları gibi
Cömertsin anamın elleri gibi
Baharda bulanır bele toprağın
Geçti çocukluğum yanık bağrında
Hasret ateşten ok iki böğrümde
Tükettim ömrümü vuslat uğrunda
Yurt olaydı bana n’ola toprağın
Kerpiç konaklarda ahşap cumbalar
Dermanı tükenmiş cılız lambalar
Tandırda pişerken sıcak kömbeler
Belenir ateşten küle toprağın
Bedestenin üstü kapalı çarşı
Okunan ezanlar inletir arşı
Uğruna versem de bu kemter başı
Değişmem paraya pula toprağın.
Nurgül’üm yad elde ölüp gidersem
Mühletim dolup can borcum ödersem
Tanrı misafiri olayım desem
Koynuna alır mı kele toprağın
Nurgül KAYNAR YÜCE/ KAHRAMANMARAŞ
2014
5.0
100% (4)