Kendi bedeninden nefretle başladı her şey
Kendi bedenini sevmemesi gerektiği idi ilk öğretilen
oysa dünyayı ilk gördüğü gün gülümsemişti... Bir tuhaflık vardı niçin tebessümden başka bir ifade bilmediğini bilmiyordu... Ağlamanın ne erdemli bir davranış olduğuydu ilk aldığı ders soldu gitti zamanla varlığında var olan meraklı heves... Çabuk öğretti emeklemelerine malı melilerin tiz sesleri isyanı gözyaşlarını ıslatırken kayıp tebessümlerini aramaya çıkmıştı çoktan... Çabaladı yenik düştü görünmez belirtiye bedeni kraldı o köleydi bunu fark ettiğinde artık çok geçti... Farklı olmak kabullenilemezdi herkes gibi olmalıydı kalabalıkta aynı olmak tehlikesizdi... Yalnızlığını ve bedenini sevdiğini kendisinden bile gizledi ya bilirlerse selamı keserlerdi... Sevmemeliydi bedeni de ondan nefret ediyor olmalıydı hayatının dar kafesini kilitlemişti zamanın zalim elleri... Bedensiz olmayı diledi ruhani dinletilerde kaybolmayı diledi olmadı olmuyordu beden galip geliyordu... Tıpkı artık kullanılmaktan lime lime olmuş elbise diyordu bedeni için çıkarıp atabilseydi ruhunun üzerinden kirleri temizlenecekti... Yıkardı ellerini keserdi dibinden tırnaklarını kanatarak fırçalardı saatlerce diş etlerini hırsından... Savaşırdı bedeniyle düşünce üreten beyniyle fiile dönüşen düşüncesiyle mütemadiyen... Faydasız bir mücadeleye kaptırıp gitmişti kendi kendisiyle kendi hapishanesinin demir parmaklıkları boğazına dolanırdı uykusunda bile rahat edemezdi... Denedi dikkatini başka şeylere vermeyi başka şeylerden anında dönüyordu kendisine dikkati ter havuzunda yüzerdi kaybolan iradesi... Nereye giderse gitsin kurtuluşu yoktu her yer aynıydı onun için saray da kulübe de birdi diğer bedenlerle kıyaslamalardı kulağındaki çan sesleri... Kendi yel değirmeninin kanatlarından toplarken iradesiz hayatının kalan parçalarını ağlamak istemiyordu... Kendi bedeninden nefretle başladı her şey sigara onu içerdi nikotinin dibine vururdu dipsiz hayalleri... Kendi bedenini büyütürken gece üçte uyanırdı acelesi varmış gibi karnındaki yağların ötesine geçerdi kaybolan umutları... Kendi bedeninden nefretini öldüremezdi her anı ölümü isteyişti ölüme inat uzatmaları yaşardı... Kendi bedenini sevenlerin nefes alış verişlerini sayardı gecenin alnındaki kırışıklıkları sayarken tek tek muntazam kalp atışlarının ahenginde... gülhan çeliktaş |