MAZİYE DALIYORUM
Kaç acının izi var, şu ıslak gözlerimde
Düşündükçe ben seni, maziye dalıyorum Bir tek yalan yok idi, o tatlı sözlerimde Dertlerim depreşiyor, inan kahr oluyorum Özlem nöbetleriyle, göçerken niceleri Kaç kere yazdım, bozdum, şiirde heceleri Yalnızlık kokuyorken, uzun yaz geceleri Kin kusarken yüreğim, kahırla doluyorum Aşamam sorunları, yenilirim bendime Bağlı kalmıştım oysa, yeminime andıma Her gün yirmi dört saat, kızıyorken kendime Dokunan ah işitir, burnumdan soluyorum Meğerse sarılmışım, sevda diye yılana Eskiden çok acırdım, saçın, başın yolana Bile bile bağlandım, aşk denilen yalana Vuslat denildiği an, hep aciz kalıyorum Sevgi doludur yürek, ipeksi dokunuştur Her düzlüğün karşıtı, yüksekçe bir yokuştur Doyulmayan sevgiyi, insanlığa sunuştur Bunca olandan sonra, sanma ders alıyorum Sevgi denilen duyguyu, gidip mezatta sattım Aşk denen duyguyu da, tutup denize attım Kalp kapısı mühürlü, her güzele kapattım Azat ettim sevdayı, elimle salıyorum Lüzumsuz’um düşünme, gidiyorsun bil yeter Mutlu olmak için de, şen ve şakrak dil yeter Kaç günlük ömrün var ki, bir kerede gül yeter Acıyı meslek yaptım, hep hüzün alıyorum Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |