KİRAZ AĞACI (22)
Dostum MENEH
bir önceki şiirime yorum getirerek; “Kiraz Ağacı, dert ortağı” demiş, çok doğru. Bir başka dost ise; “Ağaçla konuşulur mu?” diye tepki göstermiş. Bildiğim kadarıyla ağaca ilk şiir yazan ben değil, büyük usta Nazım Hikmet’tir. Şahidim ise şu şiir; "Ruhum, İşte böyle Kiraz Ağacı’m, gelelim şimdi biz 1973 yılına. Ben orada sana(*) Bedri Rahmi Eyüpoğlu hocamı tanıtacağım; „Gösterirdi hocam Niçin mi anlattım, bu devi sana böyle Kiraz Ağacı’m? Hani tırtıl kurdunun yaprak yiyerek ipek yaptığı, hani bu ipekten ördüğü kozanın içine girip-yattığı, hani kış uykusundan sonra, baharda; kKozayı delip, kelebek olup gelip, doğaya renk kattığı dut ağacı soydaşını bilirmisin sen? İşte onun “Kara” sı denilen; “Kara Dut’um, çatal karam, çingenem!” Şiiri vardır; „Nar tanem, nur tanem, bir tanem. İşte Aşk, işte ağaç, işte kahır böyle anlatılır. Birde sana Bu kara sevdanın acı sonunu anlatayım Kiraz Ağacı’m; Asistan iken 1947 yılında, Heykel Bölümü öğrencisi Mari Gerekmezyan hanıma zil-zurna aşık olur Bedri Rahmi hocam. Kısa bir süre önce evlendiği eşi Eren hanımdan bir oğlu da doğunca; Bu „Umutsuz Aşk“ denen bela, ayyaş yapar onu ve Kara Dut’unu verem! İşte böylece biz; Az gittik-uz gittik, dere-tepe düz gittik. Dönüp ardımıza bir baktığımızda fakat... “Bir arpa boyu” kadarmış hayat! (*) Benim KARA ZURNA (2) şiirim |
Yürekten kutluyorum çok manalı anlamlı bir şiir okudum tam bitiyor gidiyorum derken fasıl, Bitmedi haydi bir çay daha dök içelim dedim kendi kendime şiir baktım ki hikaye yeni başliyor en heyacanlı yerinde reklam girmiş gibi oldu
Ama çok çok güzeldi
Kaleminiz daim olsun
Saygılar