İki hıçkırık arasıdır şimdi yaşamak...
İki hıçkırık arası,
Nefes molası... Gözyaşlarına sarılmış umutlar Yol bulmuş yanaklarında İki hıçkırık arasıdır şimdi yaşamak... Eli kanlı dakikalar(d)(l)a Savaşmak aslolan Gerçeğin piçleşmiş bulantısı Sonra, kusmak denize karşı Acının en alacası... Can çekişmek, iki hıçkırık arası... Ardından töhmet Bir sonsuz intizarın Yüzüne gülümser bakışlar Ardından kılıç sallar Koparılası başlar... Ölümün kan kokusunu içine çek Ve dinle Hayatın öksüz çığlıklarını Kaybetmek iki hıçkırık arası... Bir ruh, bin bedene dar Bin beden, bir ruha geniş Ve tezatlar silsilesinde geliş, gidiş... Dolunaya emanet edilmiş mecal, Tepkisiz bir şerzeniş. Bazen ölmek en iyisidir yaşarken, Gözlerin son hıçkırığa gebe kaldığında, Yüzünü toprağa dön Çünkü ölümü ve hayatı ancak o taşır bağrında... ~~~~~~ Ukbayı kendine dert etmelidir Ölümü hayata zerk etmelidir Tapılma hırsıyla yanarken sanem Baltayı vurup boynuna terk etmelidir... ~~~~~~ |
iki yerine takıldım ama.Gerçeğin piçleşmiş bulantısı.....çok nadiren argo kelime,şiirde şık duruyor,burada bence olmamış ve bulantının bence herhangi bir ön sıfata da ihtiyacı yok,kendisi yeterince mide bulandırıcı.ikincisi
---Bir ruh, bin bedene dar
Bin beden, bir ruha geniş.....burada da okurken,tam bir tezatlık oluşturması için; Bir ruh,BİN bedene dar/BİR beden,BİN ruha geniş...mi olmalıydı? haddimi aştıysam affola.Saygılar şaire.