Sezgisel Mevsim
niye anlatamıyordum ağzımdaki kovuğu
oysa her gece yalvardığınız oluyordum ağaç bacaklı fahrettin çocukluğumun sadrazamı şimdi bütün şiirlerde başbakan çatılara çıkıp kuşları taklit ettiğimizde bile ölüm şakacı bir matem şarkısıydı sadece penceresini açıp hayalleriyle uğraşanların kulaklarının arkasından geçen bir vızıltıyı tekrarlıyordu serçe kalmadı takatim buğu ve karmaşa ağzım labirentlerden sızıp tam yerine konuyorsa ne lazım yaşlandıkça yaslanıyordu hayat menevişler panayırını yutanlar için genişledikçe gerileyen ümitler öpüştükçe içinden çıkılmaz bir hal alıyordu dudağında sezgisel mevsim sürüsünün gürültüsü o anı baştan başa yutan sabahtır yeniden dirilmek için getirdiğim söz yetmiyorsa seni sevmeye kabuğuma takılan sevgini yaşatmak için devretmeye razıyım her şeyi bu eziyetli ömre. |
buğu ve karmaşa ağzım
labirentlerden sızıp
tam yerine konuyorsa ne lazım
Harikaa çok güzel bir şiir ustalık kokuyor