HÜZNÜN ÇALAR SAATİ
HÜZNÜN ÇALAR SAATİ
Yanardağı misali kalbimi yakan acı Merhemi yok bu derdin bulunmuyor ilacı Kök salarken içimde ayrılığın ağacı Hüznün çalar saati firkate beş var diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor Tuz Gölü’ne emsaldir akar çeşm-i pınarım Yaralı serçe gibi için için yanarım Gönül pencereni aç belki gelir konarım Dayanamaz yüreğin ayrılık çok zor diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor Kalbimin kapısına asma kilit taktım ben Işıkları söndürüp perdeleri çektim ben Sen ayrılıp giderken ardın sıra baktım ben Ruhum sensiz dünyaya yokluğunda dar diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor Firak ateşten gömlek dağlıyor yüreğimi Tutuşturur hasretin şu gönül çerağımı Kirpiklerimden düşen şebnem mi kırağı mı Söndüremez odu’nu yüreğinin kar diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor Yok etmez uzaklıklar sevgin büyükse eğer Rüzgar mumu söndürür ateşi hep körükler Sevenler sevdiğini bir ömür boyu bekler Dağları deldirir aşk git Ferhat’a sor diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor Yaklaştıkça ayrılık zaman koşar dörtnala Vuslatı bekler iken saatler döner yıla Bülbül murad alıp da kavuşamadan güle Hazan kırıp dalını aşk bilmece sır diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor Tufan kopar içimde her yanım kış boran, kar Hicran zemheri gibi vuslat yalancı bahar Deli gönül diyor ki yalvarırım nazlı yâr Beni böyle bırakıp gitme n’olur dur diyor Yâri gönül bohçanda sarmalayıp sar diyor. Nurgül KAYNAR YÜCE / K. MARAŞ.. Fotoğraf internetten alıntıdır |