Buzdan Cehennem ve Ateşten Cennet
Göğün, Dağın, Denizin, Ayın, Yıldızın, Günün
Hesabını tutarken girdiğim bu döngünün Mahkûmuyum belli ki elif lâm mim* ezelden Gamhâneme misafir gelir, tâ lemyezelden. Güneş göğün karnında tan atmasını bekler; Doğunca doğduğundan ağlar bütün bebekler. Pupa yelken açıldım sicim gibi yağmurda; Dağ dağa dağdağayla kavuşur bu uğurda. Akşamdan başlayınca neyle sabâ taksimi; Âşık etti hem beni hem sudaki aksimi. Kartala ok tüyünden; yandım öz ateşimde; Ben yolumda giderim, Ay Dede hep peşimde. Derken uyandık gene, gece damda yatmışım; Saydığım yıldızları şu feleğe satmışım. Sorsalardı söylerdim, şiir neyin nesidir? Şiir benim için bir zaman makinesidir. Roma bir günde inşâ edilmemişti ama Bir gün içinde imhâ edildi Hiroşima. İki ev arasında bu gidip gelmelerim Bitmiyor, dünkü gurbet sıla oldu neylerim? Bir labirent burası, girişi çıkışı bir; Bende sabır, melekte sûr ve şeytanda kibir... Evren kadar geniştir kalple aklın arası; Mümkün dünyaların en saçmasıdır burası. Türkçenin ışığıyla kendi yolumu buldum; İlmin, fikrin, sanatın ormanında kayboldum. Dirlik ağacındayım, lüzum yoktur sidreye; Dalmışım âlemdeki esriten her katreye. Dünya bir yana gider, bizler başka bir yana; Ölümü yaşamak mı bu cihanda Nirvana? Biriktirir durmadan geçen saniyeleri, Gariban şiirimin zengin kafiyeleri... Şu devasa hayatı yüklemişler sırtına, Kelebek kanadını çırpsa kopar fırtına... Gerçi doğru kalemden akan mürekkep buruk; Gezerim, yazarım ben yine başıma buyruk. _____________ * Elif lâm mim: Elem |Odlanış, sf. 9 |
Kalemin Yüreğin var olsun.
Rabbim nice Güzellikleri
İnsanlığa sunmayı nasip etsin.
Selâm ve Dua ile.