İZMİR SEVDASI
İZMİR SEVDASI
Ben mi tutuldum sana, Sen mi vazgeçemiyorsun benden? Biz iki sevdalı Kapatamıyoruz seninle gönül sayfasını. Otuzlu yıllarımı senin sularına gömdüm. Tuzlu, dalgalı ve bir o kadar derin sularına Denizin miydi beni büyüleyen? Boyozun mu, gevreğin mi? Oysa biz seninle ayrı dünyalardanız. Sen çılgın ve özgür batılı Bense yanık buğdaylar kadar Anadolu Sen alabildiğine pervasız ve cüretkar, Ben olabildiğine mahçup ve muhafazakâr. Ahh İzmir Nasıl düşürdün beni böyle bir sevdaya.... Yıllarca sinende ayağımı dahi sokmamışken denizine Şimdi bu delicesine tutkum niye? Denize düşen yakamozları izlerken Bir kayanın üstünde oturup çayımı yudumlamanın özlemi var içimde... Vapur iskelesine doğru adımlayıp, Martılara aldığım gevreğin kokusu duruyor Hâlâ ellerimde.... Güverteden köpük köpük çağladığını izlemek, Ve bembeyaz köpüklere dalıp içimi dökmek... Hele bir de gün batımıysa vakitlerden, Su ile ateş öpüşüyorsa ufukta, Kızıl bir ışık hüzmesi vururken yüzüme, Çıkarıp bir de cigara yakmak… Sonra güvercinleri yemlemek Saat kulesinde Ve Kordon boyunca çiğdem çitlemek Yanık bir türkü tutturup gurbetin çilesinde... Kemeraltı’ndan Kızlarağası’na geçmek Ve can yoldaşımla bol köpüklü, damla sakızlı bir kahve içmek... Dostlarım yaşıyor bağrında Gönülden sevdiğim, Sen değil; Belki de dostlarımdır vazgeçemediğim.. Ahh İzmir, Otuzlu yaşlarımı tükettiğim şehir Ya ver o yıllarımı bana Ya da hatıralarımı geri getir....! Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ 2 Eylül 2017/ ANKARA |
En derin selam ve saygılarımla.