GülüzârŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiirin hikâyesi; 22 yaşında bir gonca çiçek
iki küçük çocuk geride bırakarak hayata gözlerini yumdu. Acının dili yok! ateş düştüğü yeri yakar! "Avazım çıktığı kadar ses verdim her kapıda.!" " sustum, susturuldum yaşama hakkım yokmuş gibi" âh yüreğim sızımlı ter döküyor boynu bükük menekşeler üzerine. üşüdüm hava öyle soğuk, rüzgârlı dağlarıma ne çok hatırlatır ana sözü "güneş doğmaz kuruyan çiçeklere" "dağın gölgesine sırtını verme" Oysa g/oncayım bi can çiçek âh yüreğim kuyu karanlık toz kalplere şafaksız duvağım düğünlere âh düşürdünüz beni kedere taş mıydım attınız hendeklere âh takvim yaprakları dökülür azraile yazgım, yazılmış kara kal/emine kundaklanmış acılar göğsümde bekleyen umutlar tükenir dilimde âh sahipsiz mezarlıklar bostan içinde kaç kız çocuk toprak içinde |
gencecik bir fidan düşünce akla,
Üşümesin de ne yapsın duyarlılıklar..
ve geride kalanlar.
Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Düştüğü yerde onulmaz yaralar açıyor.
Hele bir de kasten cana kııyma sòz konusu ise,
yaşama hakkının dokunulmazlığına el sürülmüşse,
Büsbütün kararıyor dünyası insanın.Umut edecek, hayâl edecek hiçbir şeyi kalmıyor.Başka hiçbir acı o acıyı sökemiyor yerinden.
....
Sanki o acıyı derinden yaşıyor gibi, kendini onun yerine koyarak yaşatıyor şiir.
Allah kötülerden, kötülüklerden muhafaza eylesin.
....
Saygı ile
Selamla.