aynü'l-hayatŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Katkılarından dolayı Derviş’e sonsuz teşekkürlerimle...
"Men Cedde Vecede"… Dur; daha rengime varamadım Ay şafağımdan düşmesin Gönlün hudutlarına yılmayan yolcuyum Sırtımda ağır yaralar… Sokak aralarından rengârenk güller alıyorum Ellerimde ellerinin diken yarası Sözlerin zabıtsız hançer Makul ağıtlar dışında susuyor Yüreğime dört taraf zindan hasretin işgüzar ve rutin Gönlüm kül kokusu infazında Nabzım iki dudağının arasında sevda Hasretin müebbetlik sevinç ve kahır Ey aynü’l-hayat..! Firakın yarasıdır gözlerim miracında yankılanan Gamzelerime biriktikçe hüsranlığım Kırıldı dallarım Öksüzdür şimdi sensiz gönlüm kuşları Eman dilemekten kurudu dilim damağım ve de gözyaşlarım… Tebessüm mevsiminden rengârenk güller kararken güz ayazına Darağacında soluğumdan arta kalan bakışlarındı Tebessümünün kır çiçeklerine esmer doğdukça gün Uyudu cümle şehir Yedi baharın yedi lisan dilinden üşüyorum Oysaki meşru değildi yangın… Hüzün ve keder vitrininde demirledi sensizlik Asır elem öncesi ateş yağmuru Katreler ile avutur iken çehremi Kelimelerim zümresi zehir zıkkım Sevda ihlali sonrası recm edilirken göğsüm Sıyrıldım gözlerimden gün ve gece Ey beşinci mevsimim sevda..! Satır başı yalnızlıklarım çiçek açarken Telef edildi sol yanım Bitmedi sıtması hasretinin Yankılandıkça ismin gönlüm asumanında Cesedi yağmalandı ruhumun… Kerahet vakti hasret prangaları sinemize vuruldukça Döküldü ruh yüzümüzden hicran Katledilirken hücrelerim ismin mecralarında Geçmedi sensiz kursağımdan ölüm… Üç kez öptüğümde kalbini Kokusu kurudu kevser ırmağının Tatlandı incir sütü Hıfz ettikçe her zerreme ismini Düğümlendi sevda üzerine yakılmış tüm cümleler Dalgalanırken tebessümlerinden gün batımı Yüreğimden kanatlandı hüma kuşu feryatlarım Bakışların aydınlatırken karanlığımın en ücralarını Sözlerin kırağı olup öğlen vaktinde göğsünden düşer kirpiklerime Ey yüreğimin ahde vefası..! Tenim kavruluyor teninde Dudaklarım dudaklarının hasat mevsiminde ırgat Oyy gelincik çiçeğinin endamını beline saran sevgili Görseydi güzelliğini Kabil öldürmezdi Habil’i Ben sensiz susuz kalmış kuyu ve uçurum dipleri… Yeminler çivi olup çakıldı göklere Hasretin kör bir cellât Gözlerin mayın tarlası… Sürur sürgünlüğünde şalın süsledi gökkuşağını Şekillendi tabiatım her beldesinde firak Aşındırırken güz rüzgârları avuçlarımdan buğday kokunu Doğum sancısı çeken yedi kadının susamış dudağından sükût ettim seni Ah cevheri acım..! Hasretindir ruhumun gönül dergâhından uzayıp giden Çığ gibi örtünce kalbim serenatlarını sensizlik Ahımdan irkildi melaikeler Nüsha nüsha aralandıkça yüreğim yüreğini Çatladı damarlarımda sabır Ey tozlu raflarda sakladığım yalnızlığımın..! Olurda ezan vakti kesişirse dualarımız Üç ömür dudaklarını unut kalbimde… 20241107 1328 Buselik ömrüm kalsa O da yüreğine kondururdum Aşk kokum kalsın suretin… |
Kurgu ve anlatısı gayet başarılı
Sadece yazdığı şiirlerin genel anlamda başlık dili’nin yeni Türkçe’ye dönmesi ümidi ile :)
İyi bir şiir okudum
Sağlıkla
Bursa’ya selamlar
Sevgiyle kalın 🌺