EY YOLCU (7)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „28 ŞUBAT ÖNCESİ NELER YAŞANMIŞTI.
…Bugün 45 yaşın altında olanlar, bu konulara duyarlı ortamlarda yetişmemişlerse, 28 Şubat MGK toplantısında ve ondan hemen önceki yıllarda neler yaşandığını ya hiç bilmiyorlar veya o dönemde çocuk oldukları için hatırlamıyorlar. Yüzlerce makale veya onlarca kitaptan alacağınız sayısız bilgiyi size birkaç satırda özetleyeyim: Atatürkçü yazarlar ve aydınlar sırayla 1990’dan itibaren öldürülüyordu. Şeriatçı terör örgütleri ve yayınlar azmıştı. Bütün Atatürkçü aydınları tehdit ediyorlardı. Yobaz basın açıkça bizleri yani Kemalist yazarları hedef gösteriyor, laiklik ve Cumhuriyete kan kusuyordu. Refah Partisi, lideri ve milletvekilleriyle akıl almaz provokasyonlarla halkı galeyana getiriyordu. “Adil düzene geçiş yumuşak mı olacak, sert mi olacak; tatlı mı olacak, kanlı mı olacak” cümlesi, Erbakan’ın ağzından Türkiye’yi dehşete düşüren bir tehdit olarak gündeme gelebilmişti! İkinci Cumhuriyetçiler hep yobazların yanı başında yer aldılar, Kemalizmi ve Cumhuriyeti yıkmak için onlara destek verdiler. Ülke bu şekilde kanlı iç çatışmalara sürüklenirken MGK, 28 Şubat 1997 günü yapılan toplantısında krizi masaya yatırdı ve saatlerce süren bu tarihi toplantıdan 28 Şubat kararları çıktı. Toplantının başkanı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. Toplantı tamamen yasaldı. 27 Mayıs 1960 Devrimi yapıldıktan sonra Orgeneral Cemal Gürsel, mükemmel bir anayasa kurmaları için makamında topladığı Türkiye’nin en önemli anayasa profesörlerine “Ben hukukçu değilim, anayasadan anlamam, bu sizin işiniz; lütfen bana öyle bir anayasa yapın ki bir daha hiçbir parti demokrasiyi yok etmeye çalışamasın, TSK’nin de siyasete müdahale etmeye ihtiyacı olmasın” dedikten sonra, 1961 Anayasası’yla beraber MGK doğdu. Dâhiyane bir fikirle iki ayda bir siyasetçileri ve askerleri bir araya getirdi. Hedef, sorunlar varsa büyümeden, demokrasiyi kesintiye uğratmadan, diyalogla ve barış içinde çözüme gitmekti. „ (28 ŞUBAT NEDEN DARBE OLARAK GÖRÜLEMEZ? Sorusunun açıklaması için; Yukarıda kısa bir kısmını aynen aldığm Sayın Bedri BAYKAM’ın 26. Ağustos.2021 de Cumhutiyet Gazetesi köşesinde yayınladığı; BELLEKSİZ, OPORTUNİST TÜRKİYE VE 28 ŞUBAT“ yazısını okumanız gerekir.
Bir yolcu, bir hancı(*)
bir sen, birde ben yaşıyoruz zamanı; Kim ve niçinini bilmeden.(*) Bir yolcu, bir Hancı, birde Han Hancının umurunda değil; “ Bu Yolcu kimdir, yada doğrumu anlatılan?“ Yolcu ve Hancı gidecektir gelince vakit; Bir sen, bir ben, birde taş duvar kalacak şahit, Duvarlar utanacak taş olduğundan, sen ile bense insan doğduğumdan. Yolcunun yolu bittiği zaman, kurtaramıyacak onu; Ne unutkanlık, ne aldanma ne yalan, nede Amerika, ne de Avrupa falan. Bir yolcu, bir hancı, bir sen, birde ben yaşıyoruz zamanı; „ Kim ve neden?“ demeden. (*) Giden bir yolcuya yazılan "EY YOLCU!" serisinin; Sayın Necmettin Halil Doğan’a ait olan "DUR YOLCU!"(=Asıl adı "Bir Yolcu’ya") şiiri ile uzaktan-yakından hiçbir ilişkisi yotur. Güncel olması nedeniylre yinede okumanızı öneririm. |